İnceleme: “Epica – Omega”
4 Mart 2021İnceleme: ”STORTREGN – Impermanence”
13 Mart 2021Hazırsanız, sizleri 5 şarkılık bir cenaze törenine davet ediyorum.
Experimental post progresif sludge metal türünde tanınan (şaka şaka post-metal yeterli) ve sağlam bir dinleyici kitlesi oluşturan Cult of Luna da yılın ilk aylarında yeni bir EP yayımlayan gruplardan. “The Raging River” adındaki EP, grubun kendi müzik şirketini oluşturduktan sonra yayınladığı ilk çalışma olma özelliği taşıyor. Aynı zamanda grup bu EP’nin, 2019 albümleri olan “A Dawn To Fear”a bağlanan bir köprü niteliğinde olduğunu söylüyor, köprünün diğer ucunda ne olacağını şimdiden merak ediyoruz.
Cult of Luna, 40 dakikalık bu EP ile dinleyicilerine neredeyse stüdyo albümü uzunluğunda bir çalışma sunuyor. Ayrıca Mariner albümünden sonra, bu çalışmada da sürpriz bir işbirliği ile karşılaşıyoruz. Ama bu kez albümün genelinde değil, 5 şarkının yalnızca bir tanesinde konuk sanatçı mevcut.
“The Raging River” bir kısım tarafından çok sevilirken, bir kısmın hala Mariner albümünü atlatamamış olduğunu ve daha fazla Julie Christmas dinlemek istediğini görüyorum. Fakat bu albümün konuğu, grubun uzun zamandır birlikte çalışmayı hayal ettiği Mark Lanegan (Screaming Trees, Queens Of The Stone Age) olarak seçilmiş. EP’nin tam ortasında kalan “Inside of a Dream” parçasının vokalinde, bizi içsel bir yolculuğa çıkarıyor Mark Lanegan. Kadife sesinin bu çalışma içinde böyle hoş duracağını tahmin etmezdim açıkçası.
Açılış parçası olan “Three Bridges”, tribal ritimler ve ksilofon ile başlayıp yavaş yavaş yön değiştiren bir parça. Özellikle başlangıçtaki tribal sound ve parçanın yarısından itibaren duyduğum atmosferik synth beni kendine çekti. Şarkının kendisinde kusur bulamasam da, tam olarak bağlanamadım. Sanki bu şarkıyı tamamlayacak minik bir detay eksik kalmış gibi.
İkinci şarkı olan “What I Leave Behind” ağza takılacak agresif riffleri ile biraz daha sert bir havaya sahip. Bu kez synth kullanımı daha yoğun ve gerçekten karanlık bir şarkı olduğunu söyleyebilirim. Hatta biraz soğuk hissettiriyor.
Devam ederken, ilk iki şarkıda hissettirilen agresiflik yerini melankoliye bırakıyor. Sesi, “gözlerinizi kapatıp bir dinlenin, hayal kurun” dercesine tınlayan Mark Lanegan’ı duyuyoruz vokalde. “Inside of a Dream” tam da adı gibi bir parça. Ha bu şarkıyı açıp açıp dinler miyim, sanmıyorum. Ama EP içindeki yerinin çok güzel belirlenmiş olduğunu ve bu sakinliğin albüme hoş bir hava kattığını düşünüyorum.
“I Remember” çok kez başa sardığım bir şarkı oldu. İlk yarısına vurulduğumu söyleyebilirim. Minimal, hatta caz parçalarını andıran davul kullanımı ve seyrek gitarlar çok güzel duyuluyor. Sonlara doğru iyice kasvetli bir hal alıyor şarkı.
Ve kapanış… “Wave After Wave” beni öyle bir vurdu ki nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Muhtemelen, 2021 yılının devamında da sürekli dinlediklerim arasında yer alacak. Tekdüze ama şarkıyla bütünleşen davullar, yine bol miktarda synth ve Johannes Persson kükremesi, çokça hüzün, kasvet, karanlık. Özellikle şarkının ikinci kısmı gerçekten duygusal açıdan vurucu. Bu 12 dakikayı gözünüz kapalı geçirmenizi tavsiye ediyorum.
Özetleyecek olursam, şarkıların eski albümlerdeki kadar inişli çıkışlı kompozisyonları yok aslında. “A Dawn To Fear” albümü ile benzerlik gösterse de, özellikle davul kullanımı eski albümlere göre bir tık daha sadeleşmiş. Ama duygusal açıdan yoğun, bunalımı bol. Henüz dinlememiş olanlarınıza “I Remember” ve “Wave After Wave” parçalarını şiddetle öneriyorum. Bundan sonrasındaysa bize köprünün diğer ucunu beklemek düşüyor.
Asuna Pehlivan