İnceleme: “Red – Declaration”
18 Mayıs 2021İnceleme: “Esa Holopainen- Silver Lake by Esa Holopainen”
14 Haziran 2021Harakiri For The Sky grubunun vokalisti JJ ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajımızla karşınızdayız. Avusturyalı post-black metal grubu Harakiri For The Sky, derin ve duygusal müzikleriyle dünya çapında büyük bir hayran kitlesine sahip. Bu röportajda, JJ ile müzik kariyerinin başlangıcından son albümlerine kadar pek çok konuyu ele aldık. Harakiri For The Sky’ın benzersiz sound’unu ve JJ’in kişisel müzik yolculuğunu keşfetmek için bu özel röportajı keyifle okumanızı dileriz.
Videolu röportajımızı izlemek için tıklayınız.
- Öncelikle “Duality Productions” olarak davetimizi kabul ettiğin için teşekkürler. Kendini kısaca Türk dinleyicilere tanıtabilir misin?
JJ: Karg ve Harakiri For The Sky gruplarım var. Son ve tek Lûs albümümüzde de bas çaldım ve vokal yaptım. Ve 2006’dan beri Karg var. Harakiri’ye 2011’in sonunda ya da 2012’nin başında başladık sanırım. Ben ve Matthias, canlı konserler için Karg’da birlikte çaldıktan sonra oldu. O zamandan beri yeni şeyler üzerinde çalışmaya devam ettik ve albümlerimizin her zaman çok uzun olduğunu biliyorsunuzdur. Bu nedenle, çok emek gerektiriyor. 38 dakikalık yeni şarkı falan üzerinde çalışmak. Ama bu bizim işimiz gibi bir şey ve bugünlerde canlı konserlerin yakında geri dönmesini umuyoruz. Geri döneceğinden emin değilim çünkü aşı olmak istemeyen çok fazla insan var. İstanbul’da da bir konserimiz var. Ancak bunun Eylül veya Ekim’e kadar gerçekleşeceğinden emin değilim. Ama bakalım. En geç önümüzdeki bahar umarım. Çünkü daha önce Türkiye’ye hiç gitmedim ve gitsem harika olurdu. - Yaklaşık 1 yıldan uzun süredir karantinadayız; günlük aktivitelerin, alışkanlıkların ve müzisyen hayatının nasıl değiştiğini sormak istiyorum.
JJ: En kötüsü, canlı konserlerde çalamıyor olmam. Bazılarımız müzikten geçim sağlıyor ve benim her zaman yanında bir işim oldu. Ama daha önce yaptığımız gibi normal bir şekilde canlı konserler verebilseydim bir işe ihtiyacım olmazdı. Her zaman yılda 60-70 konserde çalardık. Oldukça berbat. Geçen yaz Karg ile 2, Harakiri ile 2 konserde çaldık. Onlarla çalabilmek güzeldi ama küçük şeylerdi. Çünkü mesafeli konserler gibiydi. İlk karantina biraz iyiydi çünkü buna ihtiyacım vardı. Biraz dinlenmek için, 1-2 ay evde olmayı kastediyorum. Başlangıçta hoşuma gitti çünkü yürüyüşe çıkmaya, kitap okumaya ve gerçekten yapamadığım o şeyleri yapmaya vaktim vardı. Çünkü çok sık uzaktaydık, en azından hafta sonları. Zamanı yaratıcı olmak için kullandım. Bir kitap yazdım. Yayımlanıp yayımlanmayacağından emin değilim, ama öyle umuyorum. Daha sonra Karg ile EP kaydettim. Harakiri albümü zaten bitmişti, miksajı ve masteringi yapmamız gerekiyordu. Sanırım son parçayı, vokalleri, Ocak ayının sonunda kaydetmiştim. Sonra küçük bir tur için Rusya’ya gittik. Evet ve sonra, tüm bok başladı. Yazın 4 konserde çaldım ama genel olarak bir yıl ara vermişiz gibi geliyor.
- HFTS, 2011’de sen (Michael Wahntraum) ve multi-enstrümentalist Matthias Sollak ile Avusturya’da faaliyetlerine başladı. Beraber post-black grubu kurma fikri ortaya nasıl çıktı? Birbirinizi tanıyor muydunuz?
JJ: Matthias’ı 2007’den beri falan tanıyorum. İlk Karg davulcusu ile aynı okula gitti. Onunla tanıştım. Ben ve Matthias birlikte birçok akşam geçirdik. Harakiri For The Sky’ı kurmadan önceki aylarda içtik, konuştuk falan. Woods Of Desolation, Heretoir gibi birçok post-black metal grubu dinledik. Austere post-black metal mi bilmiyorum ama depresif black metal. Alcest her zaman favorilerimden biriydi ve ayrıca Les Discrets. Sanırım en çok bunu dinliyoruz. İlk Les Discrets albümü ve ikinci Alcest albümü. Ve belki Woods Of Desolation. Ve her buluştuğumuzda bunu dinliyoruz. Karg’ın üçüncü albümü olan Apathie’den pek memnun değildim ve Matthias, Bifröst ile pagan metal çalmaktan pek memnun değildi. İkimiz de post-black metali daha çok sevdik, bu yüzden sadece “Hadi birlikte bir grup kuralım” dedik. İlk andan itibaren sadece vokalleri ve sözleri yapacağım belliydi ve Matthias şarkı yazarıydı. Bugün de hala bu böyledir. - Snöras isimli Norveçli grubun “Harakiri for the Sky and the Trees” adında bir şarkısı olduğundan, grubun ismini seçerkenki ilhamınızın bu şarkı olup olmadığını sormak istiyorum. Sana ne ifade ediyor?
JJ: Evet, ilham kaynağı oldu. Bu albümü bilen var mı bilmiyorum çünkü çok bulunmuyor. Ve elde etmesi de çok zor. Snöras’ın bazı şarkılarını Youtube’da pek bulamazsınız. Sanırım Youtube’da sadece iki şarkı var. LP, evimde var. Ve evet, özel olarak bir Sigur Rós videosundan da ilham alındı. Bu çocuklar uçurumdan atlıyorlar ve uçabiliyorlarmış gibi gökyüzüne doğru yüzüyorlar. Bunların ikisi de grubun adı için ilham kaynağı oldu. Bana göre tür post rock ve post black metal. Her zaman bir uçurumun yanında tam hızda koşmak gibi hissettirdi ve sonra gökyüzüne uçuyorsun ya da denize atlıyorsun ya da bunun gibi bir şey. Bu duygu isim için de ilham kaynağı oldu. Video, Snöras şarkısı ve bu duygu bence. Bu benim fikrimdi. Çok mutlu değilim, yani benim için sorun yok, ancak grubun adından yaklaşık 10 yıl sonra 100% mutlu değilim. Ama harika ve bir veya iki kez duyarsanız, tanırsınız çünkü bu garip bir isimdir. Bu da oldukça havalı çünkü insanlar bunu kolay kolay unutmuyor. - Harakiri’nin tam bir tür sınıflandırmasını gerçekten sormak istiyoruz. Post-black metal olarak tanımlanıyor. Yaptığınız müziği ve türünü tam olarak nasıl açıklarsın?
JJ: %50 post rock ve %50 black metal karışımı olduğunu düşünüyorum. Ve belki yeni albümde biraz grunge ve shoegaze etkisi vardır. Yani, bu onu oldukça iyi tanımlıyor. - Beraber sahnede çalmayı sevdiğiniz benzer türde yerel gruplar var mı? Ülkenizdeki metal sahnesi ve grubunuza olan destek nasıl?
JJ: Soundu %100 aynı olmayan veya aynı tarzda çalmayan gruplarla turneye çıkmanın çok daha ilginç olduğunu düşünüyorum. Bence Birds In Row ile son Alcest turu gibi bir şey, bunun gibi bir şey, daha ilginç. Black metal gruplarıyla turne yapan hardcore gruplar veya black metal gruplarıyla turne yapan post rock grupları gibi. Bence bu, aynı tarzdaki 3 gruptan veya benzer bir şeyden daha ilginç. Almanya’da Avusturya’dan çok daha fazla destek var. Ama aynı zamanda Avusturya halkının metale Alman ve İskandinav halkından daha fazla ilgi duymamasındandır. Bence sorun değil ama burada çok hayranımız yok. - İkinci stüdyo albümünüzde ilk defa aralarında Heretoir’den David Conrad’ın da bulunduğu konuk vokaller aldınız. Konuk vokal fikrine nasıl karar verdiniz? Ve sonraki albümlerde niçin devam ettiniz?
JJ: Bundan emin değilim ama sanırım her zaman bir konuk vokalist almaya çalıştık. Ve sanırım HFTS’de 3 kişi gibiydi. Nocte Obducta ve Agrypnie’den Torsten’di. Sonra, Fäulnis’ten Ben, Heretoir’den David. David’in çok temiz bir sesi var ve bu benim şarkı söylemekte pek iyi olmadığım bir şey. Clean vokalleri söylemek. Ve bu yüzden clean vokallerin çoğu başka şarkıcılar tarafından söylendi. Shores of Null’dan Davide gibi, o da III: Trauma’da clean vokal yaptı. Ve Alcest’ten Neige, hem clean hem de distorted vokal yaptı. Parçanın Alcest’in kendisinden de etkilendiğini düşünüyorum. Sesi bence o parçaya çok yakıştı. - Yani konuk vokallerle devam etmeyi düşünüyorsunuz?
JJ: Sanırım, evet. Ama şu sıralar bir sonraki albümü düşünmüyoruz çünkü yeni albüm çıkalı 2 ay oldu falan. Ve materyal var mı emin değilim, yani her zaman yazıyorum, günlük bazda yazıyorum. Ama sadece cümleler ve bir şeyler. Cep telefonuma veya kağıda yazıyorum. Bitmiş bir şarkı varsa, sözlerin tamamını ben yazarım. Ve Matthias’ın bir sonraki albüm için bazı bölümleri daha önce yazıp yazmadığından emin değilim. Ama bunu düşünmek için hala zamanımız olduğunu düşünüyorum, çünkü geçmişte böyle yapmıştık. Her üç yılda bir albüm çıkarıyoruz ama bence buna mecbur değiliz. Bir sonraki albümün biraz daha uzun süreceğini düşünüyorum. Belki 3 yıl falan. Bakalım.
- “Arson” albümüyle, grup ilk defa davulcu dahil etmeye karar verip Avusturyalı stüdyo davulcusu Kerim Lechner (Krimh) ile çalışmaya başladı. Gerçek bir davulcu alma fikri nasıl gelişti? Son albüm Mære’de de yer aldığına göre tam zamanlı davulcu olarak devam edecek mi?
JJ: Emin değilim. Mesele şu ki Kerim bir stüdyo davulcusu. Kesinlikle Avrupa’nın en iyi davulcularından biridir. Metal davulcusu olarak da, genellikle en iyi davulculardan biridir. Misha canlı davulcu. Stüdyoda o kadar çalmadı. Çok iyi bir canlı davulcu ama stüdyoda da şarkılar üzerinde çalışıp çalışamayacağından emin değilim. Ve Kerim ile şarkılar üzerinde çalışmak çok az zaman alıyor çünkü o çok profesyonel ve hepsi bu kadar. Bu durum oldukça mükemmel çünkü 2-3 günlüğüne stüdyoya gidiyorsunuz ve davullarla ilgili her şey bitmiş oluyor. - 2021 Şubat’ta heyecanla beklenen Mære albümünüz yayımlandı. Grubun gidişatının son albümle nasıl değiştiğini düşünüyorsunuz? Grup için bir yükseliş miydi?
JJ: Tarzımızın bu kadar değişip değişmediğinden emin değilim. Bence yaptığımız doğal bir ilerleme. Albüm biraz başarılı diyebilirim. Alman albüm listelerinde 4. sıradaydı. Ve sanırım İngiltere ve ABD, Kanada listelerinde de yer aldı. Bence gittikçe daha fazla insanın sert müzikten hoşlanması oldukça havalı. Ve hakkında söyleyebileceğim her şey bu. Albümden albüme yaptığımız doğal bir ilerleme olduğunu düşünüyorum ama hala bu tipik Harakiri tarzımızı koruduğumuzu düşünüyorum. Bana göre pek değişmedi. Sözler belki biraz daha şiirsel ve geçmişte olduğundan daha az doğrudan. Şarkılar da öyle, bence daha progresif ve daha az agresif. Ayrıca, bence Arson, Mære’den önceki albüm, daha hızlı şarkılar ve diğer şeylerle çok daha agresifti. Mære daha dramatik ve melankolik. Yani, belki de bu tarz perspektifinden değiştik. - Alcest frontmani Neige, shoegaze/blackgaze camiasında en çok bilinen sanatçılardan biri. İşbirliğiniz, fanlarınız tarafından beklenmeyen ve tamamen sürpriz bir durumdu. Şarkıda yer alması ve başka bir dünyaya ait adeta peri-vokallerini duymak gerçekten çok hoşumuza gitti. Sonraki albümünüzde tekrar konuk vokal olarak yer alma ihtimali var mı?
JJ: Hayır, bir şarkıcıyla birden fazla albümde çalışacağımızı düşünmüyorum. Bence bu bizim düşündüğümüz bir şey değil. Neige tüm zamanların en havalı şarkıcılarından biri olsa bile. Ama her zaman yeni bir adım atmalıyız ve bir şeyi iki kez yapmamalıyız. Daha önce söylediğim gibi, bu doğal ilerlemenin bir parçası. - Cover şarkılar hakkında, Arson albümünüzde “Graveyard Lovers – Manifesto” ve son albümünüzde “Placebo – Song to Say Goodbye” vardı. Sonraki yayınlarınızda da metal olmayan cover parçalar beklemeli miyiz? Cover şarkıların seçimine nasıl karar veriyorsunuz?
JJ: Sınırlı sayıda albüm veya plak, veya kutu setleri için bir cover şarkı yapmanın her zaman harika bir şey olduğunu düşünüyorum. Ben ve Matthias büyük bir Placebo hayranıyız, bu yüzden “Song to Say Goodbye” ın cover’ını yaptık. Bu, liseyi bitirmeden önceki yaz gerçekten çok sevdiğim bir şarkıydı. Ailemin evinden taşındım ve o günlerde şarkı o ruh hali için oldukça mükemmeldi. Ve Matthias o kadar büyük bir Placebo hayranı ki her şarkılarını seviyor. Bu yüzden hangisini yapacağımıza karar vermesi biraz zor oldu, ben de karar verdim. Çünkü bu en çok hatırladığım şarkıydı. Hepsi bu. Bu yüzden onu seçtik. - Şu anda alternatif/indie türünde bir şarkı coverlayacak olsaydınız, hangi şarkıyı seçerdin?
JJ: Emin değilim. Nick Cave’den bir şeyler ya da Bush’tan “Glycerine” olabilir diye düşünüyorum. Sanırım Matthias’la bunu zaten konuştuk. Elbette daha fazla cover şarkı olacak. Bakalım bir sonraki albümde neler olacak. Gelecekte göreceğiz. Bu, albümü kaydetmeden 2-3 yıl önce söyleyemeyeceğiniz bir şey, ama belki evet. - Şubat 2021’de yayımlanan HFTS albümünden sonra, elinizde yeni materyaller var mı? Yeni HFTS albümünde daha çok post-rock geçişleri görecek miyiz? Özellikle vokallerde.
JJ: Yeni albüm ve her şey çok taze. Yani bugünlerde yeni bir şarkı yazmayı düşünmüyoruz ama bu yazma sürecinin önümüzdeki aylarda başlayacağımız bir şey olduğunu düşünüyorum. Mesele şu ki, herkes bütün gün evde kalıyor ve sizin de her şeyi kapatıp kitlenmeniz gerekiyor. Çıktı olması için dışarıdan kendinizi ifade etmeniz gereken bir girdi yok. Bu yüzden bugünlerde pek yeni şarkı yazma havasında değiliz. Dışarıdan hiçbir şey gelmediği için yaratıcı bir şeye dönüştüremeyiz. Bütün bu boklar biterse, bir gün biterse, umarım yeni şarkılar ve yeni şeyler yazmak için daha çok motive oluruz. - Depresif hisleri ve rahatlatıcı duyguları müziğinizde aynı anda harmanlamayı nasıl başarıyorsunuz?
JJ: Müziği ben yazmadığım için sözlerim hakkında konuşabilirim. Sanırım bu beni gerçekten üzüyor, tüm bu yabancılaşma şeyleri. Demek istediğim, ünlü olduğunda falan, çocukluktan edindiğin bir sürü arkadaşını kaybedersin. Yabancılaşma yüzünden. Arkadaşın o tarafa gider, sen bu tarafa gidersin. Şarkılarımın çoğu aynı zamanda kopmuş ilişkiler ve belki de huzursuzluğum ve diğer şeyler hakkında. Ama ana temanın her zaman yabancılaşma olduğunu düşünüyorum. Yani şarkı sözlerim %99 depresif. Ama benim için iyi, çünkü arınma gibi bir şey. Terapi gibi. Nasıl isimlendirmek istersin bilmiyorum. Veya katarsis. Sanırım kendimi şiirler ve şarkılardaki sözlerle ifade etmeden yaşayamazdım. Bu benim kişiliğimin çok büyük bir parçası. Onsuz yaşayamam. - Vokallerle ilgili sorulara geçelim! Vokal çalışma rutinin/tekniğin var mı? Metal dışında başka türlerde şarkı söylüyor musun? Brutal vokal yapmaya nasıl başladın?
JJ: Hayır, hiç yapmadım! 16 yaşında falan gruplarda bağırmaya başladım. Ve bence buna belki pratik diyebilirsin. Ama bu yıllar içinde ortaya çıkan bir şey. Gittikçe daha iyi oluyorsun ve bir teknik buluyorsun, çünkü zorundasın. Tura çıkarsanız ve arka arkaya 20 konserde çalarsanız sesinize dikkat etmeniz gerekir. Bir teknik öğrenmelisiniz çünkü aksi halde 2 veya 3 konserden sonra ses bozuluyor. Kimse sesin artık işe yaramadığı kötü bir konser vermek istemez. - Favori metal şarkıcılarından örnek verebilir misin? Hangileri tarzının oluşmasında büyük etkiye sahip? Hangi gruplar sayesinde şarkı söylemeye başladın?
JJ: Genel olarak metalle ilgilenmiyorum. Ben sadece black metalle ilgileniyorum. Heavy metal falan sevmiyorum. Ama black metal dışında, en sevdiğim gruplardan Converge veya Modern Life Is War gibi gruplar arasında birçok indie rock, post rock, hardcore ve benzeri şeyler dinliyorum. Elbette, ayrıca post-black metal ve shoegaze. Bugünlerde pek çok iyi shoegaze grubu var. Her zaman yeni bulabileceğiniz bir şeyler vardır. “Kim?”, Bu zor bir soru. Agrypnie’den Torsten’in büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum, Dornenreich’ten Eviga ve günümüzde belki de Fall Of Efrafa’dan Alex CF gibi daha hardcore şarkıcılar, bu benim en sevdiğim şarkıcılardan biri. Ve Converge’den Jacob Bannon en sevdiğim şarkıcılardan biri. Çok fazla var. - Karg, Lûs, Seagrave, Small Night Searching ve Five Minute Fall diğer gruplarından. Yakın zamanda yayımlanacak yeni materyaller var mı?
JJ: Five Minute Fall 5 yıl önce dağıldı. Small Night Searching eski kız arkadaşımın grubuydu. Ben eski kız arkadaşlarıyla gerçekten arkadaş kalabilen adam değilim. Bu yüzden artık bu gruplarda çalmıyorum. Seagrave’den, gelecekte ne olacağından emin değilim.. Bugünlerde aklımda hiçbir şey yok ama Karg EP’sinin ikinci bölümünü yazıyorum. İlki Resilienz’di. Ve bir sonrakinde de 2 uzun şarkı olacak. Resilienz’deki aynı konseptten ve sanırım İngilizce’de “Resignation” olarak adlandırılacak. Günlük olarak müzik ve şarkı sözü yazıyorum ama hepsi iyi değil. Bakalım bunun sonucu ne olacak. - Eğer her şey yolunda giderse ve pandemi sona ererse, Duality Productions tarafından Türkiye, İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan Harakiri For The Sky konseri var. Ülkeye ilk gelişiniz olacağı için heyecanlı mısın? Seyirci ve şehirden o gece için beklentilerin neler?
JJ: Bunu dört gözle bekliyorum. Çünkü daha önce hiç orada bulunmadım ve daha önce orada hiç konser vermedim. Ama İstanbul’un oldukça parti şehri olduğunu duydum ve böyle şehirleri gerçekten seviyoruz. Böyle şehirlerde her zaman iyi konserler olur. - Türkiye’nin en büyük metal sayfalarından biri olan Surge Türkiye’de yayımlanacak olan bu röportaj ile ilgili Duality Productions ve Türk dinleyicilerine neler söylemek istersin?
JJ: Daha önce de söylediğim gibi, en kısa zamanda Harakiri ile Türkiye’yi ziyaret etmeyi umuyorum ve dört gözle bekliyorum. Çünkü oraya hiç gitmedim ve İstanbul hakkında duyduğum tek şey güzel şeyler. Bu yüzden, umarım sonbahara kadar her şey yoluna girer ve gerçekten oraya uçabiliriz. Röportaj ve her şey için teşekkürler. İyi günler dilerim!
Click here to read in English.