İnceleme: ”STORTREGN – Impermanence”
13 Mart 2021İnceleme: “Lake of Tears – Ominous”
18 Mart 20212004 yılında Atina’da kurulan progresif metal grubu NEED, 2021 yılında yayımlanan son albümleri “Norchestrion: A Song for the End” ile daha fazla dinleyiciye ulaşmayı başardı. Grup, kariyeri boyunca IRON MAIDEN, SLIPKNOT, SYMPHONY X gibi büyük isimlerle aynı sahneyi paylaştı. NEED grubunun vokali JON VOGIANTZIS ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, grubun müzik kariyeri ve müzik sektörü üzerine konuştuk.
Sizi ilk dinlediğim andan beri neden daha büyük bir dinleyici kitlesine sahip olmadığınızı sorguluyorum. Kendinizi insanlara tanıtmakta geç kaldığınızı düşünüyor musunuz?
Jon Vogiatzis: Bu gemiye gelen ve müziğimizden zevk alan her yeni insan için mutluyum, bu yüzden geçmiş hakkında cesaretimi kırmamaya çalışıyorum. Geçtiğimiz 15 yıl boyunca çok çalıştık ve her yeni albümle yeni bir şeyler öğreniyoruz. Yola devam ettikçe daha fazla yeni hayran kazanıyoruz, bu yüzden her şey yolunda. Biz her zaman büyük bir şirket desteği olmadan bir DIY yöntemiyle çalıştık, belki de bu yüzden fazla dinleyici kazanamadık. Ama son birkaç yıldır ağızdan ağıza dağılarak iyi bir kitle yakalıyoruz!
Bizler, müziğinizi kısaca progresif metal olarak ele alıyoruz. Siz yarattığınız müziği nasıl tanımlarsınız?
Jon Vogiatzis: Müziğimizi yeni bir dinleyiciye kolay bir şekilde anlatmak için prog metalin tercih ettiğim terim olduğunu söyleyebilirim. Ancak prog ile ilgili iyi olan şey, içinde pek çok farklı form ve stil barındırabilmesidir ve beni başından beri buna çeken şey bu özellikti.
Günümüzde pek çok müzisyenin sadece icra ettikleri müziğe odaklandığını ve günlük yaşamlarında müzik dinlemeyi azalttığını görüyorum. Günlük hayatınızda sık sık müzik dinler misiniz? Eğer dinliyorsanız, ne tür müzik dinlemeyi tercih edersiniz? Bahsedebileceğiniz belirli gruplar veya müzisyenler var mı?
Jon Vogiatzis: Dürüst olmak gerekirse müziksiz bir hayatı hayal bile edemiyorum. Günün büyük bir bölümünde müzik dinliyorum. Son birkaç yıldır John Mayer veya Dave Matthews gibi çok fazla pop/rock müzisyeni dinliyorum. Ama birçok farklı müzik türünden keyif alıyorum, bu nedenle son birkaç haftadır en çok dinlediğim şeyleri söyleyebilirim. Bu da Gojira, Katatonia veya Ocean gibi metal gruplarını ya da Neil Young ve Beatles’tan Elton John ve Talk Talk’a kadar uzanan müzisyenleri içeriyor.
NEED sound’unu oluştururken etkilendiğiniz herhangi bir grup var mıydı? Sizi en çok etkileyen gruplar ve müzisyenler kimlerdi?
Jon Vogiatzis: Bir şeyler üretirken ortaya çıkan birçok farklı etki var ama Warrel Dane, Ray Alder, James Hetfield gibi en sevdiğim şarkıcılardan büyük ölçüde etkilendiğimi söyleyebilirim.
Albümlerinizin kalitesi gittikçe yükseliyor ve Norchestrion 17 yıllık deneyiminizin zirvesi gibi görünüyor. Albümün yapım sürecinden ve detaylarından bahseder misiniz?
Jon Vogiatzis: Böyle düşündüğünüz için çok teşekkür ederim, gerçekten minnettarım! Son birkaç albümde, takım çalışmasının ilerlemenin yolu olduğunu fark ettik, bu yüzden beste aşamasındayken mümkün olduğunca hep birlikte çalmaya çalışıyoruz (fikir alışverişi vs.). Elbette yıllar geçtikçe enstrümanlarımız, müziğimiz, prodüksiyon püf noktaları üzerine daha fazla şey öğreniyoruz, bu da yardımcı oluyor. Ayrıca birçok teknik bilgeliğini ortaya koyan ve prodüksiyon/mix/master alanında çok yetenekli olan Hector D. ile çalıştığımız için de şanslıyız. Sanırım tüm bu unsurların kombinasyonu Norchestrion’u iyi yapan şeydir.
2017 yılında verdiğiniz bir röportajda Norchestrion albümünüz için “Hayal ettiğimiz gibi olursa, bizim için çok farklı ve özel bir şey olacak” dediniz. Peki, bu hayal ettiğiniz gibi bir albüm mü?
Jon Vogiatzis: Sanırım evet. Demek istediğim, müziğimizin üzerinde çalışmak için çok zaman harcadık ve bunun hem müzik hem de ses açısından ileriye doğru bir adım olduğunu düşünüyorum, bu yüzden nihai sonuçtan oldukça memnun olduğumu söyleyebilirim. Her zaman yapabileceğiniz küçük değişiklikler ve seğirmeler vardır ancak sürekli yeni şeyler öğreniyoruz ve bunları bir sonraki albümde kullanabilmeyi umuyoruz.
Dünyaca ünlü prodüksiyon şirketlerinin çoğu, dijital platformlarda yüksek takipçili çalma listelerini satın almış durumda ve bu çalma listelerine sadece sözleşmeli müzisyenleri ekleyerek onların önünü açıyorlar. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?
Jon Vogiatzis: Kesinlikle. İnternetin ve sosyal medyanın geniş kullanımı (örneğin facebook, youtube ve instagram) bizim gibi daha az tanınan sanatçıların izleyicilerini bulmasına yardımcı olsa da, platformların böyle düşünmemizi engellemeye çalışmasına rağmen bu tarz durumların asla değişmeyeceğini bilmek beni üzüyor. Spotify, oynatma listesi yerleşimlerini dikkatlice seçtiklerini ve bunların satın alınamayacağını iddia ediyor, ancak bazı sanatçılar yeni şarkıları için her zaman bu listelerin başında yer buluyor, bu nedenle bu bir tesadüf değil.
Sektörle ilgili herhangi bir şeyi değiştirebilseydiniz, bu ne olurdu?
Jon Vogiatzis: Hmmm… bu zor bir soru. Yayın platformlarının sanatçılara platforma getirdikleri gelir için ödeme yapmasını ve paylarını çoğunlukla oradaki büyük isimlere bölmemesini isterdim. Bunun yanında, şovlar vb. için “satın alma” kavramının sona ermesini diliyorum.
Ülkelerimiz birbirine yakın olmasına rağmen daha önce Türkiye’de konser vermediniz diye biliyorum. Geçmişte Türkiye’de konser verme imkanınız olmuş muydu?
Jon Vogiatzis: Seyatlerimizin çoğu, daha tanınmış bir sanatçıya destek konseri olarak gerçekleşti. Bu yüzden geçmişte turneye çıktığımız zamanlar Türkiye rotada değildi. Umarım gelecekte bu değişir çünkü bir iki konser için Türkiye’yi ziyaret etmeyi gerçekten çok isteriz.
Fun fact: Hem ben hem de Ravaya (Need’in gitaristi) geçmişte Türkiye’de sahne aldık ama Need’in üyeleri olarak değil, Bodrum Antik Tiyatrosu’nda sahnelenen antik Yunan oyunu ‘Lysistrata’nın bir tiyatro prodüksiyonunda aktörler olarak. Mükemmel zaman geçirdik!
Konseriniz sırasında izleyicileriniz sıkılmış görünseydi ne yapardınız?
Jon Vogiatzis: Her zaman seyirciyi dahil etmeye ve bizimle iyi vakit geçirmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Gerçek şu ki sahneye çıktığımızda %100’ümüzü veriyoruz ve her şeyden önce kendimiz eğlenmeye çalışıyoruz. Yani eğer dinleyiciler müziğimizin içinde değilse sanırım bu onların kaybı:)
Albümlerinize diyaloglar ve monologlar eklemeyi seviyorsunuz. “V.a.d.i.s” parçanızda gitaristiniz tarafından yazılmış bir metin var ve “Hegaiamas” albümünüz bir oyundan bir alıntıyla bitiyor. Bu metinleri müziğinize yerleştirmenin özel bir nedeni var mı?
Jon Vogiatzis: Her zaman farklı sanat biçimlerinden ilham aldık, bu da onları müziğimizde de birleştirmenin bir yolu. Demek istediğim, bir albüm farklı sanat biçimlerini (müzik, şiir, şarkı sözleri ve resim, kapak, sanat eseri vb.) ifade etme şansıdır, bu yüzden bu parçalar tiyatroya da göz kırpıyor. Ayrıca bu oyunları/sözlü parçaları yazan Ravaya da bir oyuncu olduğu için bu etkileşiminin çoğunu ortaya koyuyor.
Başka bir müzisyenin size verdiği en iyi tavsiye nedir?
Jon Vogiatzis: 2010’da Jon Oliva’s Pain ile turneye çıktığımızda setimizi bitirmiştik ve soyunma odasında takılıyordum ve Oliva’nın gelip bana ”Burada ne işin var?’ dediğini hatırlıyorum. ‘Sahnenizden hoşlanan insanlarla tanışmak ve iletişim kurmak için ürün masasında olmanız gerek.” Bu oldukça iyi bir tavsiyeydi ve o zamandan beri buna uydum. Gerçek şu ki şovlarımızdan sonra minnettarlıklarını göstermek için gelen çok sayıda harika insanla tanıştım ve konuştum. Bu yakınlık, bir gruptayken ve müziğinizi dünyayla paylaşırken yaşadığınız en özel duygulardan biri.
Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Son olarak, hayranlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Jon Vogiatzis: Ben de çok teşekkür ederim. Grubumuzu ilk kez Türk müzikseverlere tanıtma fırsatını yakaladık ve bu röportajı hazırlamaya ayırdığınız zaman için gerçekten minnettarız. Umarım yakında Covid saçmalığını geride bırakabiliriz ve sonunda Türkiye’ye gelip sizlerle tanışabiliriz. Güvende kalın ve iyi müziğin keyfini çıkarmaya devam edin!
Click here to read the interview in English.