Konser İncelemesi: Rock Off 2024
31 Temmuz 2024Konser İncelemesi: Freedoom Metal Fest
6 Ağustos 2024Sizlere Eksjö neresi desem hiçbirimiz için anlam ifade etmeyecektir. Ama 1400’lü yıllardan kalma bu küçük kasaba efsanevi iki metal şehri olan Gothenburg ve Stockholm arasında ve yeni akım melodik death metal öncülerinden olan Orbit Culture’ın doğum yeri dersem artık sizin için bir anlam ifade etmeye başlayacaktır. Tarihler 2013’ü gösterdiğinde Niklas Karlsson adındaki genç gitar vokalimiz bir gün küçük bir kasabada olmasına rağmen kendi gibi bir gitarist olan Maximilian Zinsmeister ile tanışarak ona planlarından bahseder. Tabii bu adamlar her İsveçli genç gibi vatani görevleri için iki kişi daha bularak bir metal grubu kurmak zorundadırlar ve basçı Fredrik Lennartsson ve davulcu Christopher Wallerstedt’i gruba katarak buldukları eski bir elektrik santralinde Niklas’ın daha önce yazdığı riffleri toparlayarak şarkılarını yazmaya ve kaydetmeye başlarlar.
Bu arada hepsinin yaşları 17 civarıdır. 2013 ün yaz ayları boyunca çalışarak ilk parçaları olan Odyssey‘i 17 Ağustos 2013 tarihinde piyasaya sürerler. Odyssey parçası tipik bir melodik death metal parçasıdır ama dinleyenler tarafından beğenilmiş ve grup ufaktan bir dinleyici kitlesi yapmaya başlamıştır. Bu arada grup elemanları kuruluş aşamasında isim konusunda anlaşamadıkları için o dönemim yeni yetmeleri gibi grup adı oluşturucu bir programdan yardım alarak grubun ismini bulmuşlardır yani Orbit Culture ismi bir elektronik kura sonucu oluşmuştur.
2014 yılında grup ilk uzun çalarları olan In Medias Res‘i kendi imkanları ile yayınlarlar. Albüm melodik death metal tarzına sadık kalınarak ama daha agresif bir yapıda oluşturulmuştur. İlk video kliplerini de Obscurity parçalarına çekerler. Albümün genelin de ki akılda kalıcı tekrarlanan melodiler grubun ilerisi için alacağı yönü bir nevi bize belli etmektedir. In Medias Res albümünü yayınlandıktan sonra küçük bir turne ile albüm tanıtılır ve bunun sonucunda grup uluslararası arenada da tanınmaya başlar. Grup ufaktan başarıyı yakalamışken beklenmedik bir gelişme olur ve kurucu üyelerden Maximilian gruptan akademik eğitimi için ayrılma kararı alır.
Bu ayrılık yavaşlatsa da grubun çalışmasına engel olmaz. Maximilian’ın yerine lead gitara Richard Hansson geçer ve grup 2016 yılında Rasen albümünü çıkartır. Bu albüm grubun kişilik bulma albümü olmaktadır. Albümün kapak tasarımı, parçalarda kullanılan elektronik ögeler ve clean vokaller şu an bildiğimiz Orbite Culture’ın temellerini atmıştır. Niklas Karlsson’ın kullandığı clean vokalin James Hetfield’ı andırması da tesadüf değildir. Niklas koyu bir Metallica hayranıdır ve kullandığı rifflerle de Metallica, Gojira ve Lamb of God’a selam çakmaktadır. Bu albümle beraber grupta ikinci ayrılık yaşanır ve basçı Christoffer Olsson da akademik eğitimini bahane ederek gruptan ayrılır. Demek ki İsveç’te eğitim çalgıcılıktan önce gelmektedir bunu bir kez daha anlıyoruz. Christoffer’ın yerine gruba şu an ki basçı olan Fredrik Lennartsson getirilir.
Grup üyeleri değişse de Orbite Culture üretkenliğini devam ettirmektedir. 2018 yılında Saw teklisi yayınlanır ve bu parça ile grup artık melodik death metalden bambaşka bir çizgiye evrilmiştir. Grup için artık Groove metal terimi kullanılmaktadır. Grubun sound’u için Jurassic World filmindeki birçok yırtıcı dinozorun DNA’ları karıştırılarak oluşturulmuş olan Indominus Rex’e benzetebiliriz. Niklas ve arkadaşları Metallica, Gojira, Behemoth, Lamb of God, Static-X gibi grupların DNA’larını alarak özgün bir şekilde Orbit Culture’ı tekrardan oluşturmuşlardır. Saw teklisinden sonra grup çok iyi övgüler alır ve See Through Me ve Redfog adında iki parçalarının da içinde olduğu Redfog EP’sini piyasaya sürerler. Gelenek bozulmaz ve Redfog Ep’sinin ardından davulcu Markus Bladh gruptan ayrıldığını açıklar. Boşalan koltuğa Christopher Wallerstedt geçer.
Tarihler 2019 yılını gösterdiğinde sonunda grup beklediği Avrupa turnesini Rivers of Nihil ve Black Crown Initiate ile yaparlar. Bu iki grupta dev metal plak şirketi Century Media nın grubudur ve bu gruplarla Orbit Culture nin turlaması ileriki plak anlaşmaları içinde çok büyük bir fırsattır.
2020 yılına gelindiğinde grup Nija albümünü yayınlar ve büyük bir beğeni toplarlar. Grup; logosu, kendine belirlediği sembolü, albüm kapaklarındaki birbirine benzer sanatsal tarz ve kendilerine özgü olan soundları ile kendilerine büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Nija albümünün en büyük özelliği hızı ve akılda kalıcı melodileridir. Niklas’ın brutal vokali rahatlıkla anlaşılabilmektedir ayrıca bu albümde çok daha fazla clean vokallere yer verilmiştir. Bu albümde Gojira ve Behemoth etkileri çok fazla görülmektedir. Her ne kadar Orbit Culture bu gruplardan etkilense de bu grupların basit bir kopyası asla olmamış sadece kendi özgün sound’larına bunu işlemişlerdir.
2021 de grup Shaman EP’sini yayınlarlar. Böylece grup bir sene albüm diğer sene EP yayınlama gibi bir geleneği kendine ilke edinmiştir. Shaman Ep’sinde yer alan A sailor’s tale parçası için Niklas; Master of Puppets dan ilham aldığını belirtmiştir.
2023 yılına gelindiğinde grubun çıkardığı Descent albümü o senin en güzel albümlerinden biri olarak akıllara ve kulaklara kazınır. Niklas; Revolver, Metal Hammer ve Chaoszine’a verdiği demeçlerde albüm için “Bunun canlı dostu bir albüm olmasını istedik, ancak sonunda bu kocaman, karanlık bir canavara dönüştü,” cümlesini kullanır. Descent albümündeki hit parçalar olan From The Inside ve Vultures of North parçaları Youtube’da milyonlarca izlenme alır.
2024 yılına gelindiğinde değişimin zamanı gelmiştir. Bugüne kadar Seek & Strike Records ile çalışan grup artık Century Media ile çalışacağını açıklar. Orbit Culture 2024 yılının Nisan ayında Slipknot’ın kendi adını taşıyan ilk albümlerinin 25. yıl dönümünü kutlamak için “Here Comes the Pain” turnesinin açılış grubu olarak davet alır. Artık Niklas ve arkadaşları devler sahnesindedir. Grup şu an Kuzey Amerika turnesinde birçok festivalde fırtına gibi esmektedir.
Zafer Ayaz