Konser İncelemesi: Freedoom Metal Fest
6 Ağustos 2024Röportaj: Paul Masvidal (CYNIC)
10 Ağustos 2024Evet arkadaşlar sizleri ergenlik yıllarıma götüreceğim bir konser incelemesi ile karşınızdayım. Çünkü lise yıllarımın en tatlı melodilerini, en hüzünlü sözlerini, en içten duygularını hep Placebo’nun şarkılarıyla yaşadım. O zamandan beri de en sevdiğim gruplardan biri olmayı sürdürdü. Öyle ki her yıl Spotify Wrapped listemde en çok dinlediğim birinci ya da ikinci grup olmayı başarıyor.
Ve bu grup, 4 Ağustos 2024’te, KüçükÇiftlik Park’ta, Blind Fest 2024 kapsamında, heyecan verici bir line up ile müzikseverler ile buluştu.
Festivalin açılışını “Onur Özdemir” yaptı. 2000’li yıllarda derin ve duygusal şarkı sözleri ile melodik yapısı sayesinde geniş bir dinleyici kitlesi tarafından sevilmiş, Türk rock müziği sahnesinde özgün bir yere sahip olan “Sakin” grubunun solistidir kendisi. Enerjisi ile festivale güzel bir başlangıç verdi ve sahneyi “Big Special”a bıraktı.
İngiliz punk ikilisi Big Special ilk kez ülkemizde sahne almış oldu. Placebo’nun Güney Amerika turnesinde de açılış grubu olarak sahne alan British Punk ikilisinin yüksek enerjili performansları, sahne hakimiyetleri ve izleyicilerle kurdukları etkileşim şapka çıkartılır cinstendi. Rolling Stone’un geleceğin yıldızlarını belirlediği “Future of Music” kategorisine giren ve dergiye kapak olan ikili yerlerini “SIVERT HøYEM”e bıraktı.
Açık olmak gerekirse ben kendisini isim olarak bilmiyordum fakat Madrugada’nın solisti olduğunu öğrendiğimde heyecanım artmıştı. Madrugada gibi yine melankolik ve duygusal bir müzik bekliyordu bizi. Placebo’dan önce daha iyi bir ısınma turu olamazdı.
Ve nihayet KüçükÇiftlik Park’taki kalabalığın asıl sebebi sahneye çıkıyor. İlk Placebo konserim olmayacak. Daha önceki gelişlerinde 2022 yılında Zorlu PSM’de dinlemiştim. Fakat o yıl çıkan albümleri “Never Let Me Go”nun turnesindeydiler ve klasikleşmiş Placebo şarkılarını dinleyememiştik. Yine de o setlistte benim de en favori Placebo albümüm olan ve albüme de adını veren “Special K”yi çalmışlardı ve o dönemlerde orjinal Kate Bush versiyonu “Stranger Things” dizisi sayesinde fazlasıyla popüler olan “Running Up That Hill” coverları da yine setlistlerindeydi.
Ve şimdi tekrar Placebo’yu dinleyecek olmanın heyecanı tüm bedenimi sarmıştı. Çünkü bu sefer daha klasik parçalar da vardı. Önceki konserlerinde de önemle belirttikleri üzere bunda da dinleyenlerin cep telefonları ile konseri kaydetmemesi için, şov başlamadan önce ekranlardan buna dair metin gösterilip Brian Molko’nun sesinden okutuldu.
Aslında yazanlara hem katılıyor hem katılmıyorum. Yani sosyal medyada paylaşmak adına tüm performansı telefondan kaydedip, anda hiçbir zaman kalamayıp, sırf o ortamda bulunmasıyla övünmeye çalışmak ve başkaları da orada olduğunu görsün istemek açıkçası hastalıklı geliyor. Ama gelin görün ki 2024 yılındayız ve insanların artık ne yazık ki iki hayatı var. Birincisi gerçek yaşadığımız dünyadaki hayatları diğeri ise sosyal medyadaki. Genel çoğunluk birinci hayatlarından yeterince memnun olmadığı için ikinci hayatlarında var olmaya ve olmak istediği ama aslında olmadığı kişi gibi görünmeye çalışıyor. Bunların haricinde konserden bir iki görüntü alıp anı kalsın diye saklamak isteyenler de var tabii ki ve ben buranın içinde olduğumu düşünüyorum. En sevdiğim grup sahnede, üzgünüm Placebo ama tabii ki de videonu çekeceğim. 2022’de geldiklerinde video çeken epey kişi olduğu için bir ara performansa ara verip seyircileri uyarmışlardı. Bu konserde böyle bir şey olmadı ama Türkiye’ye gelmeden turnelerinde, Romanya, Bükreş konserinde “Scene of the Crime” şarkısından sonra tekrar böyle bir uyarıda bulunmuşlar. Açıkçası bu durumu günümüzde hiçbir zaman engelleyebileceklerini sanmıyorum. Bu şekilde davranmaları sadece çağa ayak uyduramadıklarını gösteriyor. Evet ben de keşke öyle olmasa diyorum fakat dünya artık öyle bir yer değil ve bunu kabullenmeleri gerekiyor.
Konsere gelmeden önce setlistlerine tabii ki baktım ve setlistin en başında “Taste in Men”i görünce çığlık attım. Stefan Olsdal’ı Taste in Men’deki o epikleşmiş dansıyla göreceğim için sabırsızlıktan ölüyordum. Ve nihayet sahneye çıktılar. Ama o da ne? Yapmadııııı!! Sadece öyle durup baktıı!! Dünya gözüyle o dansı izlemek istemiştim ve beni üzdünüz arkadaşlar.
Hüsran ile başlamış olsam da en sevdiğim grup sahnedeydi ve ses bir önceki konserlerine göre inanılmaz iyiydi. Placebo kesinlikle açık hava sahnesi için daha iyi bir grup. “Every You Every Me”yi canlı bir şekilde dinlemiş olmak, liseli Barış muhtemelen sevinçten bayılırdı, kalabalıkla birlikte hep bir ağızdan söylemek tarif edilemezdi.
İlk konserlerinde de pek diyaloğa girmemişlerdi seyirci ile ve bunda da öyle oldu. Şarkıları canlı dinlemenin keyfi tabii ki başka, ama sevdiğin grubun kalabalığa seslenmesi ve bir kaç cümle de olsa seninle konuşması, konsere gitmiş olmanın ayrıcalıklarından olması gerekiyor fakat bunu yine yapmadılar.
Bu durum ve Stefan dansını görememekten dolayı kırgın olsam da bizlere inanılmaz bir sound ve ışık oyunlarıyla çok güzel bir konser deneyimi yaşattılar.
Sahneyi daha önce de yaptıkları gibi “Running Up That Hill” şarkısı ile bitirdiler. Burada konserin bittiğini anlamamış epey bir kalabalık varmış. Setliste bakarak geldiğim için son şarkı olduğunu biliyordum. Ama normalde bu “Infra-Red” ve “Fix Yourself”in de içinde olduğu 3 şarkılık Encore bölümüne dahildi. Fakat sahneyi hiç terketmeyip, seyirci alkışlarıyla tekrar geri gelmeyip, dümdüz tüm setlisti çalmış oldular. Sahne sonunda da Brian ile Stefan öne çıkıp seyirciyi alkışlayıp konseri bitirdiler. Encore bölümü bekleyen seyirciler için sahnenin bittiğini anlamak biraz zaman almış oldu.
Bu konserin de setlistini sizler için bırakıyorum. Buradan çalma listesine ulaşabilirsiniz.
Konser bittiğinde, alanı terk ederken içimde tatlı bir hüzün vardı. Lisedeki o genç, hayata dair hislerini Placebo ile ifade eden ben, aynı duyguları yine onlarla paylaşmıştım. Belki yıllar geçiyor, insanlar değişiyor ama bazı duygular ve şarkılar hep aynı kalıyor. Placebo’nun benim için her zaman özel bir yeri olacak.
Yazar: Barış Şahin