İnceleme: ”CULT OF LUNA – THE RAGING RIVER”
9 Mart 2021Duyurulan Türkiye konseriyle birlikte ülkemizde gündeme gelen Epica, 2021 yılına güçlü bir giriş yaptı. “The Quantum Enigma (2014)” ile başlayan metafizik üçlemesi, “The Holographic Principle (2016)” ile devam ederken, “Omega” gibi ses getiren bir albümle son buldu. Epica kariyerine başladığından beri din, doğa, kuantum gibi konulara değinmeyi tercih ediyor. Bu albümün konsepti ise, insanlığın sürekli olarak birbiriyle rekabet etmesi, nihayetinde birlik olarak gelişmek yerine daha da uzaklaşması. 70 dakika süren bu konsept albüm, her dakikası çok iyi doldurulmuş bir senfonik şölen vaad ediyor.
Omega, senfonik metal dinleyicilerinin yanı sıra, kompozisyonları ve güçlü geçişleri sayesinde farklı müzik türlerinden de dinleyici kazanabilecek bir albüm. Açılış parçasından itibaren albümün ruhunu karşıya geçirebilen, bazen kendinizi farklı ülkelerde gezerken bulabileceğiniz ezgilere sahip. Epica denilince ilk öveceğim şey her zaman Simone Simons olurdu ama bu albüm ile ilgim biraz daha enstrümanlara kaydı. Muazzam orkestra, muhteşem davullar, etnik melodiler, kafanızı hareket ettirmeden asla duramayacağınız breakdownlar ve yine inanılmaz epik bir hava var albümde. Slow ve duygusal partlardan ekstrem partlara geçişleriyle progresif bir hareket yaratıyorlar. Yoğun bir flüt kullanımı da mevcut diyebilirim. Bu da albümün konseptiyle çok güzel bir uyum yakalıyor. Seneler boyu Epica’yı Simone Simons için dinlemiş olan ben, bu sefer güzeller güzeli vokalimizi biraz geri planda kalmış buldum.
Albümün adı olan “Omega”, evrendeki her şeyin tek bir ilahi birleşme noktasına doğru sarmal olduğunu söyleyen Omega Noktası teorisinden geliyor. Omega noktası, her şeyin başlangıca geri dönüşünü ifade ediyor. Tekillikten ayrılarak oluşan evrenin, tekilliğe geri dönüşü. Aynı zamanda albüme Antik Mısır’dan, Hinduizm’den gelen spiritüel kavramlar ve bu düşüncelere yapılan göndermeler hakim.
Açılış şarkısı olan “Alpha” ve final şarkısı “Omega”, İncil’e yapılan bir gönderme diyebiliriz. İncil’de “I am the alpha and the omega, the beginning and the end” cümlesi geçiyor. Başlangıç olan Alfa ve son olan Omega’dır. Her şey başladığı yerde bitiyor yani. İkinci şarkıda ise az önce bahsettiğim tekilliğe bir gönderme yapılarak “Countdown to Singularity” ismi kullanılıyor. Albümdeki diğer şarkıların isimlerinde de ilahi Omega noktası ve bu teoriyle ilgili birçok gönderme var, hepsi birbiriyle bağlantılı.
Metafizikle bağdaştırdığımız Antik Mısır toplumu ve bu toplumu yansıtan soundlar da kullanılıyor şarkılarda. Örneğin “Seal of Solomon” ve “Code of Life” parçaları büyük ölçüde orta doğu ezgileriyle bezenmişken, “Code of Life” parçasının başındaysa Arapça ezgileriyle Simone’a eşlik eden Myrath vokali Zaher Zorgati’yi duyuyoruz. “Gaiga” da aynı şekilde oryantal ezgiler barındıran diğer bir şarkı. “Twilight Reverie – The Hypnagogic State” parçasında ise vokallere The Agonist’ten Vicky Psarakis eşlik ediyor.
Genel itibariyle Epica, hem eski albümlerinden tanıdığımız Epica’nın üzerine yenilerini koyarak hem de başarılı bir doğu-batı sentezi oluşturarak hepimizin sevebileceği bir albüm ortaya koymuş diyebilirim. Eğer hala dinlemediyseniz, konserden önce albüme bir şans vermenizi öneririm.
Asuna Pehlivan