İnceleme: “Knocked Loose – You Won’t Go Before You’re Supposed To”
19 Mayıs 2024İnceleme: “Alcest – Les Chants de l’Aurore”
26 Haziran 2024“Focus”: Dişli çarkın üzerinde yüzenlerin müziği!
Cynic’in 1993 çıkışlı “Focus” albümü, progresif metal dünyasında bir çığır açtı diyebiliriz. Bu albüm, sadece grup üyelerinin müthiş teknik yeteneklerini sergilemekle kalmıyor, aynı zamanda death metal, caz füzyonu ve hatta biraz da uzay müziğiyle harmanlanmış bir ses getiriyor. Yenilikçi tarzı ve derin felsefi sözleriyle “Focus”un, metal severler üzerinde kalıcı bir etki bıraktığı kesin. Ancak “Focus” albümünün herkese hitap edeceğini söyleyemem; söylersem yalan söylemiş olurum. Kimine göre dinlemesi biraz zor, kimine göre imkansız.
Cynic, 1987 yılında, Miami, Florida’da gitarist/vokalist Paul Masvidal ve davulcu Sean Reinert tarafından kuruldu. Kurulduğunda aslında biraz death metal’in içindeydi. Zaten Death grubuyla da bağları var; hatta “Human” albümünde bile parmağı var bu arkadaşların. Ama “Focus” albümüyle işler biraz değişti. Karmaşık yapılar, detaylı melodiler ve derin düşüncelerle dolu sözlerle gelen bu albüm, geleneksel death metalin sınırlarını zorluyor. Death ve Atheist gibi gruplardan etkiler görülse de, Cynic’in fütüristik sesi tamamen kendine özgü.
Albümdeki müzikaliteye gelince, Masvidal’in synth gitar soloları ve eterik vokoder vokalleri gerçekten sınıf atlıyor. Sean Malone’un bas yürüyüşleri ise bütün bu albümü taşıyan en büyük etken. Reinert’in sofistike davulları ile Jason Gobel’in gitar soloları ise “Focus”u “full Focus” haline getirmiş. Scott Burns’un prodüksiyonu da cabası; Morrisound Recording’de işi sıkı tutmuşlar ve her enstrümanın sesi birebir oturmuş. Kısacası, “Focus” dinlerken intergalaktik (Yusuf Güney ve sevgilisini de görebilirsiniz) ve müzikal bir yolculuğa çıkmamak mümkün değil. Ancak şahsi fikrim, robotik vokallerin bir tık daha anlaşılır olması ya da belki biraz daha ön planda olması ilgimi yükseltebilirdi.
Albüm kapağı, sanatçı Robert Venosa tarafından tasarlanmış. Ruhani konulara ilgi duyan Venosa, albüm kapağında özel bir varlığı, diğer eserlerinde de adı geçen Castor’u resmetmiş. Aynı zamanda, Cynic’in 2008’de yayımlanan “Traced in Air” albümünün kapağı da yine Venosa’ya ait.
“Focus” albümündeki sözler ise felsefi temalar içeriyor, genellikle Budizm, Taoizm, Hindu gibi Doğu felsefelerinden ve mistik geleneklerden gelen kavramlarla rezone olarak varoluşsal soruları yansıtıyor. İllüzyon, bilinç ve gerçeği arama gibi temalarla kaplı olan “Focus” albümünde, sözler şiirsel ve yorumlamaya açık, dinleyicileri kendi anlamlarını keşfetmeye davet ediyor. Ben de sizler için bu deneyimi biraz derinleştirmeye çalışacağım.
Bir gün, Brahma, sonsuzluk denizinde yalnızdı ve bir arkadaş arzuladı. Ardından Maya’yı yarattı, birlikte yaratımın oyununu başlattılar. Maya’nın yönlendirmesiyle sırasıyla evreni ve insanları yarattılar. Maya, insanlara Brahma’nın birer parçasını yerleştirerek oyunun başladığını söyledi. İnsan ruhlarının amacı, egonun illüzyonu aşarak kendi ilahi doğalarını hatırlamak ve birliği keşfetmekti. Sen, ben, o gibi sıfatların sadece parçalanmanın getirdiği illüzyondan kaynaklı olduğunu, hepimizin aynı parçanın farklı yansımaları olduğumuzu hatırlamamız gerekiyordu. İşte “Focus” çoğunlukla bu hikayenin içinde dolaşmakta.
Açılış parçası olan “Veil of Maya” ilk dinlediğim Cynic parçasıydı. Dinlediğim günden beri özellikle bas yürüyüşleri kafamda döner durur. Dinlerken ironik olarak delüzyonel hissettiriyor. Maya kavramı, Hindu felsefesinde merkezi bir tema ve gerçekliğin aslını görmeyi engelleyen materyal dünyanın yanılsamasını temsil ediyor. “Ahamkara” terimi ise egoyu veya bireysel benliğin algısını temsil eden başka önemli bir terim. Maya, bu egonun ayrı varlık yanılsamasını yaratıyor. Yani, aslında hepimiz tek bir bütünün parçalarıyız ama ayrıymışız gibi yaşıyoruz. Böylece yanılsamalarla dolu, çift kutuplu bir dünya algılıyoruz.
“Veil of Maya”, ismini Ralph Waldo Emerson’un “Maia” isimli şiirinden almakla birlikte şiirden alıntılar da taşıyor.
“Celestial Voyage” göksel bir yolculuğa çıkma fikriyle başlayarak dinleyiciyi metafizik alemin içine alıyor. Tony Teegarden’in growl vokalleri, dinamik davul ve riffler ile yüksek bir enerjisi var. Genel olarak ölümlülük ve hiçlik kavramları üzerinde duran “Celestial Voyage” tüm varlıkların birbirine bağlı olduğu fikrini tekrar vurguluyor. Yıldızları ise evreni gözleyen bilinçli varlıklar, gözler olarak tasvir ediyor. Yani, hepimiz kocaman bir kozmosun içinde, birbirimizi izleyen küçük gözleriz!
Hikaye deyince “The Eagle Nature”… “The Eagle Nature” Eros ve Pscyhe efsanesinin bir tür yorumlaması olarak karşımızda. Bir gün Eros, Psyche’nin ona ihanet ettiğini düşünerek onu terk ediyor. Psyche ise Eros’a aşık olmuş ve onu geri kazanmak için her şeyi yapmayı hazır durumda. Psyche, onu kıskanan kötü kalpli Afrodit’e gidip “Eros’a kavuşmak için ne istersen yaparım” diyor ve Afrodit başlıyor eziyetlerine. Türlü türlü zorlu görevden sonra Afrodit, Psyche’nin kristal bir kadehi Styx Nehri’nden (cehennem nehri) gelen suyla doldurmasını istiyor. Psyche bu zorlu görevi nasıl yerine getireceğini düşünürken, Zeus’un kartalı geliyor ve Psyche’nin elinden kristal kadehi alıp, nehirde dolduruyor ve geri getiriyor.
Bu parçada İncil’e de bir gönderme yapılmış “bir serçenin düşüşünü fark etmek” cümlesi ile. Ben tüm parçanın alt metnini şu şekilde yorumladım. Seni biraz yaklaştığında içine çekip boğabilecek cehennem nehrinden, hassas ve kristal bir kadehle su almak kolay değildir elbette. Serçe zor durumdaki Psyche’yi temsil ederken, Kartal ise birçok mitolojide tanrısal özelliklere sahiptir. Tanrı tarafından gönderilmiş, yukarıdan her şeyi gören, bilinci yüksek bir hayvandır. Kartal doğası geniş bir vizyonu gerektirir. Yani yüksek bir bilinç, bir serçenin düşüşünü de görür, ona yardım da eder. Kırılganlığa karşı, güç. Ve bağlılık.
“Sentiment”e geldiğimizde, benim için albümün en iyi ikinci parçası olduğunu söyleyerek başlamak isterim. Kabilevari bir davulla başlıyor ve süper bir bas işbirliğiyle devam ediyor. Ardından bir kadın Paramahansa Yogananda’nın Whispers from Eternity kitabından alıntı dualar okumaya başlıyor. Uzay gemisinden cadılar inmiş de ritüel yapıyorlarmış gibi bir parça. Kozmik anneye, Sophia Gaia yani toprak anneye seslenen “Sentiment”, doğurganlığa, dişilliğe ve bu sebeple de kapsayıcı birliğe geri dönüşü ifade ediyor. Yaratıcı anneden, kıtlık, hastalık ve cehaletin ortadan kaldırıldığı bir dünyayı talep ediyor. Uzaylı cadılar gerçek olabilir sanki, ha?
“I’m But a Wave to” ile sonsuz kozmik denizde sadece bir dalga olduğumuzu hatırlıyoruz. İç içelik ve bütünlükten, aynı zamanda Masvidal’ın da söylediğine göre, ne kadar da küçük olduğumuzdan bahsediyor. Küçük küçük güzel pasajları olsa da genel itibariyle bütünlüğü olmayan bir parça benim için. Sanırım alt sıralara koyarım.
“Uroboric Forms” ise, Cynic’in son albümü olan Ascension Codes’daki “Mythical Serpents” ile benzer metaforik bir hava yaratıyor. Uroboric kelimesi, kuyruğunu ısıran ve sonsuzluğu simgeleyen mitolojik yılan “Uroboros”tan geliyor. Yani, başlangıcı ve sonu olmayan, ruhun sonsuzluğu… Evet, yine sonsuzluk temasıyla karşınızdayız! Bu şarkı, bilinç, ego oluşumu ve bütünlük arayışı gibi derin temaları ele alıyor ve Carl Jung’un kolektif bilinçdışı, bireyleşme ve arketipsel imgeler kavramlarıyla da oldukça ilgili. “Uroboric Forms,” bilinçli ve bilinçdışı yönlerin bir araya gelmesiyle elde edilen bireyleşme sürecine işaret ediyor. Jung’un psikolojik gelişim hedefi olarak gördüğü bu devinim, şarkının anlattığı döngüsel yolculuğun tam merkezinde yer alıyor.
“Textures” biraz metale kayan ama genel olarak jazz/fusion olarak değerlendirebileceğimiz enstrümantal bir parça. Focus’u kaydetmeden önce son yazdıkları parça buymuş. Gerçekten keyifli.
Albümü kapatan “How Could I?” ise alçakgönüllülük ve ego arasındaki ilişkiyi inceliyor. İşte ilk 3’ümden biri de bu. Başlangıçtaki dijital synth, melodik vokoder vokaller, Masvidal’ın uyumsuz solosu, Jason Gobel’in kapanış solosu. Bu parçanın hissi başka.
Kepenkleri kapatacak olursak, Cynic’in “Focus” albümü, teknik ustalığı derin felsefi temalarla birleştiren çığır açan bir eser, ancak kimine göre de çöp. Her şeye rağmen progresif metal türünde bir mihenk taşı olmaya devam etmekte ve sayısız grubu etkilemekte. Son albümü “Ascension Codes” ise prodüksiyon açısından çok daha dinlenilebilir bir albüm. Hem müzikal hem de entelektüel bir meşguliyet arayan dinleyicilerin şans vermesi gerektiğini düşünüyorum. Veil of Maya, How Could I, Sentiment naçizane önerimdir. İyi dinlemeler!
Koşup hemen dinleyin ve 6 Ağustos 2024 tarihinde IF Beşiktaş’ta gerçekleşecek olan CYNIC konserini kaçırmayın!