İnceleme: “Bio-Cancer – Revengeance”
4 Temmuz 2024Copenhell: Kopenhag’da Metal Fırtınası
9 Temmuz 2024Black/speed metal deyince aklımıza ilk gelen gruplardan biri şüphesiz Midnight. Grubun beyni Jamie Walters (Athenar) tarafından 2003’te Cleveland’da aslında bir yan proje olarak kurulan Midnight, sayısız demo, split ve EP’nin ardından 2011’de ilk uzun metraj albümü Satanic Royalty yayınlandıktan sonra geniş kitleler tarafından tanınmaya başlamıştı. Midnight’ı Motörhead ve Venom’un çocuğu olarak tarif edenlerin sayısı bir hayli fazla. Bunun yanı sıra Athenar’ın büyük bir NWOBHM fanı olduğunu bilmekle beraber punk köklerinin de Midnight’ın müziğinde büyük bir etkisi olduğunu söylememiz lazım. Grubu one-man band formatında sürdüren Athenar, bütün enstrümanları ve vokali tek başına kaydediyor. Midnight, çağdaşı Toxic Holocaust ile birlikte kendilerinden sonraki Whipstriker, Hellripper gibi tek kişilik projeler için de büyük bir ilham kaynağı olarak yerini koruyor.
Satanic Royalty’den sonra dört albüm daha yayınlayan Midnight, 2022’de yayınladığı Let There Be Witchery’den sonra 8 Mart 2024’de “Hellish Expectations” ile tekrar karşımıza çıktı. Albüm piyasaya grubun 2019 yılında çatısı altına girdiği Metal Blade Records etiketiyle sürüldü. Albümün kapağı grubun bütün albümlerindeki kapak çizimlerini üstlenmiş William Lacey tarafından yapıldı. Son üç albümde görmediğimiz Midnight çanı figürü de bu albümle beraber görkemli bir dönüş yapmışa benziyor. Oldukça başarılı bulduğum kapak albümde dinleyiciyi tematik anlamda neyin beklediğini etkili bir şekilde gösteriyor.
Albümün açılış parçası Expect Total Hell albümden ne beklememiz gerektiği hakkında en baştan mesajı veriyor. Athenar tahmin edileceği üzere bu albümde de yıllardır yolundan şaşmadığı şeytan, kafirlik ve kutsallara sövgü içeren sözlerinden vazgeçmemiş.
“Guided by hellish glory, follow me through the flame
Destroying all that is holy, done in satan’s name”
Ardından “Expect no quarter, expect no mercy, expect total hell!” naralarıyla albümün lirik anlamda manifestosunu yapan Athenar, albüme hakim olan temayı albümün ilk nakaratıyla beraber aklımıza kazımış oluyor.
İkinci parça Gash Scrape ise açık akorların punk temposuyla birleştiği, son derece agresif bir parça. Hellish Expectations şarkı aralarında soluklanmaya fırsat vermeyen bir albüm olmasa da Gash Scrape’in bitiminde Athenar’ın “Scrape out the dead!” serzenişini kulağımda çınlarken buluyorum.
Üçüncü parça Masked and Deadly ise verse öncesi ufak bir melodik sekans ile açılan bir parça olarak karşımıza çıkıyor. Athenar tek notalı melodi partisyonlarını çok yoğun kullanmıyor ancak ne zaman kullansa bu ufak dokunuşlardan keyif alıyorum. Athenar’ın NWOBHM damarı da ağır basınca düşüyorum buna tabii. (Melodik olarak bunun zirvesi Satanic Royalty’den Lust Filth and Sleaze’in solo sonrası kısmı olsa gerek) Parçaya dönecek olursak, Masked and Deadly aynı zamanda Athenar’ın vokal olarak yüksek notalara nispeten daha fazla çıktığı bir parça olarak albümde kendini belli ediyor.
Sonrasında gelen Slave of the Blade ise yazının başında bahsettiğim Motörhead etkisinin en net hissedildiği parça. 1.50 dakika boyunca aynı riffi sıkılmadan dinleyebilmek ancak böyle açıklanabilirdi. Rahmetli Lemmy’i cennetten tebessüm ettirecek bu parçayı dinlemeden geçmemenizi tavsiye ediyorum.
Yaşadığımız rock ‘n roll enjeksiyonundan sonra beşinci parça Dungeon Lust son derece catchy nakaratı ve tekinsiz atmosferiyle bizi esir alıyor. Athenar’ın az riff ve kısa sözlerle yakaladığı beste verimliliğinin pik yaptığı bir çalışma olarak gördüğüm Dungeon Lust, bir kere dinledikten sonra tekrar dinlerken nakaratın daha şarkının başında ağzınızdan istemsizce dökülüverdiği parçalardan biri.
Ardından albümün ikinci teklisi olarak yayınlanan Nuclear Savior adeta “Motörhead on steroids” şeklindeki ve yine NWOBHM’a göz kırpan tarzıyla albümün vitesini tekrar yükseltiyor. Akabinde Deliver Us to Devil ise punk etkisi olarak bize albümün zirvesini yaşatıyor. Agresif gitar partisyonları ve hırçın davul atakları punk havasının parçadaki hakimiyetini tesciller şekilde karşımıza çıkıyor.
Sıra albümdeki favori parçam Mercyless Slaughtor’a geliyor. Albümdeki diğer şarkılardan biraz düşük tempolu olması özelliğiyle onlardan ayrılırken bir yandan da albümün en gaz parçası olması şarkının çekici yanlarından biri. Athenar insanı sokakta elini kolunu sağa sola sallayarak dolaştıracak tatta bir iş çıkarmış bu parçada. Parçada gitar tonu olarak da biraz daha fuzzy bir ton tercih edilmiş ve şarkıya ekstra karakter katmış . Mercyless Slaughtor albümün en sağlam parçası olarak dinlenmeyi sonuna kadar hakediyor.
Ardından gelen Doom Death Desire dinleyicilere vokaller olarak albümün en sıkı parçasını sunuyor. Athenar’ın yıllardır alışık olduğumuz kirli vokallerini Hellish Expectations albümünde daha fazla distortion efektiyle duyarken Doom Death Desire bu bakımdan albümün alametifarikası konumunda diyebiliriz. Albümün sonuna yaklaşırken parçanın tadı damağımızda kalıyor.
Albümün kapanış parçası F.O.A.L ise aynı zamanda albümden yayınlanan ilk tekliydi. İsminin açılımı “F*ck off and Live” şeklinde olurken Athenar muhtemelen Darkthrone’un F.O.A.D’ına da gönderme yapmış. Müzikal anlamda albümün karakterini güzel özetleyen parça albümdeki ortalama temponun altına düşmeyerek dinleyicilere yine yüksek hızda punk ve rock ’n roll vadediyor. “Don’t waste your time to pray for terminal grief” diyerek hayata baktığı açıdan cümleler kuran Athenar son bir kez şarkı ismini telaffuz ederek albüme son noktayı koyuyor.
Son tahlilde dönüp baktığımızda ve 25 dakikalık süresi içerisine depoladığı muazzam enerjiyi düşündüğümüzde albüme hayran olmamak elde değil. Albüm yayınlanmadan önce Hellish Expectations’un muhtemelen en kısa ama en nokta atışı Midnight albümü olacağını söyleyen Athenar’a katılmakla birlikte albümün Midnight diskografisinin damıtılıp bir albümde toplandığı bir işe benzetebilirim. Midnight’ın günümüze kadar olan yolculuğundaki bütün elementleri barındıran albüm black/speed metal türüne aşina olmayanlar de için keyifli bir dinleme vadederken türü ve Midnight’ı tanımak isteyenler için de güzel bir başlangıç noktası olarak duruyor. Athenar’ın az riff ve kısa sözlerle bu kadar iyi bir albüm yapabilmesini ise ancak onun sihri olarak yorumlayabiliyorum. Zira ne kadar hızlı ve agresif bir albümle karşı karşıya olsak da iyi anlamda kafa yormayan bir albüm olduğunu söyleyebilirim. Bu durumda prodüksiyonun aynı türdeki diğer işlere göre temiz olmasının etkisini de yadsıyamayız. Albüm hem süresiyle hem de kalitesiyle akıp gidiyor.
Bu yıl daha iyi bir albüm çıkana kadar Hellish Expectations benim için yılın albümüne aday. Midnight’ın da bu albümden sonra koyduğu çıtanın üstüne çıkıp çıkamayacağı benim için ayrı bir merak konusu. Athenar’ın boş durmayıp iki yılda bir kendini bize yeni işlerle hatırlatması ise son bulmasını istemeyeceğim bir döngü. Black/speed tutkunları olarak Hellish Expectations’ın keyfini sürmeye devam ederken Midnight’ın gelecekte bize neler sunacağını hep birlikte göreceğiz.
Doruk Atay