İnceleme: “Altesia – Embryo”
20 Kasım 2021İnceleme: “Trivium- In The Court Of The Dragon”
5 Aralık 2021Selam, bu kez okuyacaklarınız favori müzik grubum hakkında olacak ve inanın yazdığım ve yazacağım her satır için çok heyecanlıyım. İyi okumalar!
Pilli Bebek, 1992 yılında Ankara’da kurulan ama asıl aktifliğini 1999 yılı itibariyle kazanan bir rock grubu. Müzik üretimi bakımından birçok şehre kıyasla önde olan Ankara’nın rock sahnesinde Pilli Bebek ismi önemli bir yer kaplıyor. Ayrıca, bir Ankara dizisi olan Behzat Ç.’nin de dizi müziklerini üstlenen Pilli Bebek, Ankara ve Behzat Ç. söz konusu olduğunda akla ilk gelen isimlerden bir tanesi oluyor elbette. Grubun ismi ise 1970’lerin sonunda yayınlanan TRT çizgi filmi Pilli Bebek Torchy’den (Torchy the Battery Boy) geliyor. Kuruluşundan itibaren kadro değişikliklerine uğrayan grup şu an, bas gitarda Can Yücel Korkut, gitarda Emre Yalçıntaş, davulda Çağlar Aytan ve gitar-vokalde Cem Kısmet’ten oluşuyor.
Grubun ilk albümden bu yana yayınladığı parçalarda izlediği ses örüntüsünü “giderek kısılan distortion” şeklinde özetliyorum ben. Uyandırmadan albümünün dinamiği ile son parçalar arasında epeyce büyük bir fark görülüyor. Uyandırmadan albümündeki cazır cazır gitarlar bana daha çok hitap etse de, yaşanılan bu değişimin kalitesini her zaman takdir ediyorum. Baş tacı ettiğimiz, çok ünlü gruplarımızda da tecrübe ettik ki, rock ve metal müzik sound’undan bir tık uzaklaşıldığında grupların kitlesi genişliyor ve bundan dolayı grupların yeni üretimleri de daha geniş kitlelere oynamak üzere değişiyor ve yalınlaşıyor. Grupların müzikal anlayışının değişmesini her zaman anlayabilirim fakat bu durum sektörde daha fazla yer edinmek için yapıldığında bana biraz itici geliyor. Pilli Bebek için ise, yeni şarkılardaki zarif ve naif tavrın, kısılan bu distortion’un sektöre ve piyasaya oynamak üzere yapılan bir hareketten çok uzak olduğunu; hatta yeni parçalarda notaların tahmin edilebilirliğinin bir tık yıkıldığını, yani aslında bu şarkıların “hit” olmaktan bir nebze daha uzaklaştığını düşünüyorum. Diyeceğim o ki tarzını, sound’unu değiştirse de derinliğinden ödün vermediğini düşündüğüm bir grup Pilli Bebek. Bu bahsettiğim derinlik de duygusallıktan ibaret değil, oldu bittiye getirilmemiş ve üzerine düşünülmüş işler ortaya koymalarıyla ilgili.
UYANDIRMADAN
Grubun ilk albümü olan “Uyandırmadan” toplam 57 dakika süren 10 şarkı barındırıyor. 9 beste ve “Malabadi Köprüsü” aranjmanından oluşan “Uyandırmadan”, aslında 1992’de şekillenmiş şarkıların 1999’da kaydedilmesiyle varlık kazanıyor ve 2000 yılında piyasa sürülüyor. Albümün prodüksiyonu ve kapak görseli 2018 yılında aramızdan ayrılan Turgut Berkes’e ait. Albüm kapağı birçok insan tarafından başarısız bulunurken benim bir şekilde sempatimi kazandı. Evet biraz paint ama bir o kadar da özgün… Turgut Berkes’e ek olarak, “Açılsın Gözlerin” ve “Berrak” parçalarının gitar kayıtlarında ülkemizin değerli gitaristlerinden biri olan Volkan Başaran konuk ediliyor. Bu albümün Türkçe rock piyasasına ilk düştüğü zamanın gençlerinden biri olmak çok isterdim. 20 sene sonrasında bile bu kadar heyecanlandıran bir müzik o zaman elime geçmiş olsa ne hissederdim çok merak ediyorum.
Çok da ayrıntıya girmeden albümün en sevdiğim şarkısının zemininden söz etmek istiyorum:
Neredeyse doom metal örneği olarak nitelendirebileceğim, hepimize kafamızı ellerimizin arasına alıp duvarı seyretmemizi emreden o malum şarkı, Siyah Beyaz… Kendimize, arkadaşlarımıza, ailemize, aşklarımıza ağladığımız o şarkının aslında bir aşk şarkısı olmaması baya garip değil mi gerçekten? Cem Kısmet’e sormuşlar bir röportajında nedir bu şarkının hikayesi diye, çok güzel açıklamış. Yukarıda bahsettiğim derinlik de tam olarak böyle bir şeydi:
“12 Eylül döneminde içeri alınıp yıllarca işkence görmüş bir sürü insan tanıdık, bazılarıyla çalışma fırsatı bulduk. Hiç tanıma fırsatı bulamadıklarımız da oldu. O dönem benim de çocukluk dönemimdi. Darbe olduğunda 11 yaşındaydım, az çok aklım eriyordu. Sonrasında da ’90 itibariyle çok fazla konuşma fırsatı da oldu. Hapishaneyi anlatan bir şarkıdır o, bir aşk şarkısı değildir. Şarkı yazarken hep dikkat ederim; hapishane anlatacaksan ranza, pranga, sigara tabakası imgelerini kullanmadan o şarkı nasıl yapılabilir diye. Kodların dışına çıkmak demiştik ya, öyle bir şey işte. “Fırtınalar sabahında doğan günü duyumsarım” sözleri aslında işkenceden dönen insanların belki marş söylemesi, belki avluya çıkabilmesidir. Siyah beyaz düşler denilen şey renksizlik aslında. Alt metni böyledir.”
Tabii ki müzik dünyadaki en öznel şeylerden biri, Cem Kısmet onu o düşünceyle yazdıysa da biz her birimiz bambaşka hikayeler kuruyoruz şarkının üzerine. Ama bu hikayeyi öğrendiğimde yeni bir bakış açısı kazandığımı da söylemek isterim.
OLSUN
Önde gelen rock gruplarımızın en sevilen albümlerinin üst üste yayınladığı birkaç seneyi hesaba kattığımızda, 2000’ler Türkiye’de rock müziğin altın çağını yaşadığı yıllardı. Rock müzik artık bir ‘alt kültür’ olmaktan sıyrılıp daha geniş kitlelere yayılmaya başlamıştı ve Mor ve Ötesi, Duman, Şebnem Ferah, Redd, Teoman ve daha niceleri ülkemizin o zamanlardaki popüler müzik kültürünü oluşturuyordu. Tam da bu zamanlarda Pilli Bebek, “Olsun” (2007) albümünü yayınlayarak bu rock dayanışmasının altına adını yazdı.
“Olsun”da ilk albümden farklı bir sound yakalandı ve aslında bu 2 albüm arasındaki fark, grubun sadece 7 yılda gerek müzikal gerekse prodüksiyon anlamında kendini ne kadar geliştirdiğini sesli biçimde dinleyiciye aktarır nitelikte. Prodüksiyon dışında da büyük farklılıklar mevcut elbette. Örneğin benim dikkatimi çeken bir diğer özellik Cem Kısmet’in vokalinde görülen Türk Sanat Müziği etkisinin kademeli olarak artışı oldu. Buna ek olarak, grubun karanlık bir duygusallıktan, romantik bir duygusallığa geçiş yaptığını düşünüyorum.
Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi’nde çekilen albüm kapağı grubun adı ve ruhuyla oldukça uyumlu, ancak “Uyandırmadan” albümünün salaş kapağı benim için hala daha özel bir yerde. Albümde yer alan Beyhude aranjmanı gerçekten çok başarılı. Pilli Bebek, parçayı Hümeyra’nın o sakin ve dingin bir tarzından alıp bir tık daha yüksek enerjili bir noktaya taşımış. Albümün bir diğer artısı ise birçok şarkıda nakaratların eşlik edilmeye çok uygun düzenlenmiş olması. Özellikle “Olsun” ve “Bak” parçalarında nakaratların yükselişi dinleyicinin eşliğini büyük ölçüde sağlıyor. Bunlar da şarkıların ağza takılmasını, tekrar tekrar başa sarılıp eşlik edilerek dinlenmesini sağlıyor aslında. Anlayacağınız, “Olsun” albümünün yayınlanması ile grubun dinleyici kitlesinin büyük ölçüde genişlemesi zaten bekleyebileceğimiz bir durumdu. Bunlara bağlı olarak da “Olsun”un insanların gözünde Pilli Bebek’i Pilli Bebek yapan albüm olarak iz bırakmış olması kaçınılmaz bir gerçek.
TUHAF TEMASLAR: BEHZAT Ç. DİZİ VE FİLM MÜZİKLERİ
Sene 2010 olduğunda Cem Kısmet, TV’de yayınlanmaya başlayan Ankara temalı polisiye dizisi Behzat Ç.’nin müziklerini üstlendi. Ve o günden sonra Behzat Ç.’de çalan her Pilli Bebek şarkısı, duyulduğu sahneler ve replikleri ile birlikte akıllara kazındı denebilir. Bu süreçte, grubun eski albümlerine ait şarkıların yanında, dizi için yeni şarkılar da bestelendi. Delilik, Kırmızı, Sayende, Kızım ve Haram Geceler aranjmanı dizi için üretilen şarkılardı. 2012 yılında Cem Kısmet adı altında “Behzat Ç. Dizi ve Film Müzikleri” isimli yeni bir albüm hazırlandı ve bu albüm dinleyiciye hem yeni hem de eski 15 dizi müziği + 24 film müziği sunuyor.
Behzat Ç. parçalarından bahsettiğimizde, her zaman çok şaşırdığım bir nokta var. Cem Kısmet henüz bir çocuğu yokken “Kızım (Duruyor Zaman)” parçasını bu kadar içten ve dokunaklı yazacak kadar nasıl bir empati becerisi geliştirmiş olabilir? Kızlara, oğullara yazılmış birçok şarkı vardır tabii ki, ama bunların hepsi gerçekten dokunaklı mı diye sorduğumda evet demek gelmiyor içimden. Yaşanmamış olaylar üzerine bir şeyler kurabilmek zaten söz yazarlarının temel becerilerinden biridir fakat bu kadar içten olması beni hayrete düşürüyor bazen.
Behzat Ç. ve Pilli Bebek bağlantısından bahsetmişken, gülmeden edemediğim bir Zaytung haberini de not düşmek istiyorum:
Can Bonomo’yu Eurovision’dan, Pilli Bebek’i Behzat Ç’den, Pinhani’yi ise Kavak Yelleri’nden Önce Bilen 300 Kişilik Grup Taksim’de Bir Araya Geldi
“Açıklamanın ardından Pilli Bebek’i taa 2004 yılından beri bildiklerini iddia eden bir grup gösterici Behzat Ç. posterlerini ateşe verdi.”
Maalesef ülkemiz Youtube yorumlarının altı genel olarak bu şekilde ve dinleyiciler olarak hepimiz bir grubu daha önceden keşfettiğimizi belirtme isteği duyuyoruz. Şimdi size “gerek yok böyle şeylere arkadaşlar, grup tabii ki kazansın tanınsın” diye şov yapsam da, “hadi toplanıyoruz” falan deseniz biriniz kesin ben de gelirim. İnsan bu, kendini özel kılacak bir şey bulmak için çabalıyor da çabalıyor işte…
TEKLİLER
İlk teklisi olan “Tek Başına”yı 2015 yılında, Kaset Zamanları adlı bir derleme albümde yayınlayan Pilli Bebek, her sene yeni bir tekli daha yayınlayarak aktifliğini korumayı seçti. Tek Başına’nın ardından, 2016 yılında Bu Biçim adlı yeni bir tekli yayınlandı. Malabadi Köprüsü (Selçuk Alagöz), Beyhude (Hümeyra) düzenlemelerinin üzerine, Tek Başına (Erkin Koray) ve Bu Biçim (Cem Karaca) de eklendiğinde, Cem Kısmet’in 70’lerin müzisyenlerine olan ilgisini de fark etmiş olduk.
“Bu Biçim”in yayınlandığı günkü heyecanımı asla unutamıyorum. Aslında Cem Karaca versiyonuna göre oldukça minimalist bir parça ama gerçekten Cem Abi’nin sesine çok yakışmış, duygunun üzerine duygu katmış. Cem Kısmet söylemese bile, gitar solosunu duyduğunuzda zaten Pilli Bebek olduğunu anlarsınız, her zamanki gibi karakteristik. Şarkının sonlarına doğru daha ön planda duyulan bas gitarı başta da o kadar duymayı isterdim. Yine de, şarkının geneli sadelikten yana olduğu için enstrümanlar tüm netlikleriyle kendilerini sergileyebiliyor. Başarılı gerçekten. Eğer hala dinlemediyseniz hayatınızda güzel şeyler eksik kalmasın diye bırakıyorum buraya sizin için. Başlatın şarkıyı, okumaya öyle devam edin:
2017 senesinin gelişiyle birlikte Pilli Bebek’ten yeni bir beste dinleme şansına eriştik. Hazırlık aşamasında olan albümün ilk teklisi olduğu söylenerek yayınlanan “Çoğu Zaman”, Pilli Bebek aşkıyla yanıp tutuşan dinleyiciye ilaç gibi bir haberle geldi aslında. (Bu albümü beklerken çocukluktan yetişkinlik evresine geçtim.) “Çoğu Zaman” ilk yayınlandığında hiç sevmediğimi hatırlıyorum çünkü trafiğine ve duygusuna alışmam baya uzun sürdü. Akordeon etkisi midir nedir bilmiyorum, şarkı bana bir masaldaymışım hissettiriyor ve kendimi minik minik parlayan yıldızlarla birlikte hayal ediyorum. Bunun gibi seyahat imkanı sunan şarkılara da saygım ayrı büyük.
Müzikal olarak bakacak olursak, “Bu Biçim”de varlığını daha çok aradığım bas gitar burada fazlasıyla ön planda ve boşlukları çok güzel dolduruyor. Cem Kısmet’in ellerindeki akordeonun şarkıyı başka bir boyuta taşıdığını söylememe bile gerek yok. Gitarın ve Cem Kısmet’in vokalinin birleşimi ise aynı damardan sakinleştirici yemek gibi…
Yeni bestelerden bir diğeri olan “Erguvan Şenliği” de, 2019 yılında “Budur” isimli bir derleme albümde yayınlandı. Cem Kısmet bundan 8 yıl önce, Sunay Akın’ın bir programında söylemişti “Erguvan Şenliği”ni, ancak görüldüğü üzere şarkının stüdyo kaydı ancak 2019 yılında alınabilmiş. Şarkı derleme albümde yayınladığı için Spotify vb. platformlarda sanatçı diskografisine düşmüyor. Umarım bunlar da tek bir albüm içinde toplanır ve daha çok insana ulaşır.
2020’ye geldiğimizde, Emre Yalçıntaş ile Cem Kısmet’in ortak çalışmalarından biri olan “Kızıl Gerdan” yayınlandı. Gitar ve vokal nağmeleri doğu ezgileriyle şarkının ana temasını oluştururken, cazvari zil vuruşları ve daha dijital bir sound sağlayan klavye ile çok iyi bir kontrast oluşturulduğunu söylemek isterim. Sanırım bu sentez şarkıyı bu kadar başarılı yapan etmenlerin başında geliyor. Can Yücel Korkut’un perdesiz bas gitar kullanması, Cem Kısmet’in 12 telli akustik gitar kullanması gibi ayrıntılar da şarkının sound’unu değiştiren diğer özelliklerden bazıları diyebiliriz. Ezgilerin kulak hafızamıza yatkınlığından mıdır bilmem, “Kızıl Gerdan” benim gözümde grubun en iyi işlerinden biri.
Ve son olarak, grup 2020 yılı içinde ikinci teklisi “Mavi Sahne”yi de dinleyicilerine sundu. Yine bir Emre Yalçıntaş bestesi olan “Mavi Sahne”, ülkemizin en başarılı davulcularından Volkan Öktem’i konuk ediyor.
“Çoğu Zaman”ın yayınlanması ile birlikte hazırlık aşamasında olduğu belirtilen albüm de tekli formatıyla ilerliyor. Elimizde 3-4 şarkısı halihazırda bulunan albüm önümüzdeki süreçte tam sürüm olarak mı yayınlanacak, yoksa tekli formatta mı ilerleyecek bilmiyoruz.
CANLI PERFORMANS
Bu zamana kadar konserine gittiğiniz müzisyenleri düşünürseniz fark edersiniz ki, çoğu müzisyenin canlı performansları ile stüdyo kayıtları birbirinden çok farklı oluyor. Bu kimi insan için arzulanan bir durumken, kimi insan konserde de play tuşuna bastığında duyduğu şeyi dinlemek istiyor.
Düşünün ki konser fikri şarkıların genişletilmiş bir sürümünü daha dinlemek gibi. Hatta biraz daha özel hissetmek isterseniz: ‘o konserde bulunduğunuz için size özel çalınmış bir versiyon’. Pilli Bebek tam da burada size istediğinizi verebiliyor. Bir bar ya da küçük bir performans sahnesinde sahne şovu beklemek büyük bir hata olur tabii ki ama karşınızda hem kendi içlerinde eğlenen, hem de seyirci ile iletişimde kalan bir grup göreceksiniz. Stüdyo kaydında 1 dakika dinleyebildiğiniz bir soloyu 8 dakika dinleyebileceksiniz. Cem Kısmet şarkı sonlarını yeni nağmeler ile bitirecek ve belki de rakı kadehi ile gitar solosu atacak, kim bilir… Eğer grubun seveniyseniz en az 1 kez de canlı dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Yazımı burada bitirirken, bu fotoğraf ile bağ kurmuş Pilli Bebek dinleyicilerine de selamlarımı iletiyorum!
Asuna Pehlivan