Röportaj: Adrian Baxter (İllüstratör)
16 Ekim 2024İnceleme: “Fit For an Autopsy – The Nothing That Is”
3 Kasım 20241987 yılında Steven Wilson tarafından solo bir home studio proje olarak müzik hayatına başlayan Porcupine Tree, Wilson’ın fikir değiştirmesiyle 1993 yılından itibaren bir müzik grubu olarak şekillendi. Söz yazarı, vokalist ve lead gitarist Steven Wilson, bassist Colin Edwin, baterist Chris Maitland ve klavyede Richard Barbieri olmak üzere grup ilk line-up’ına kavuştu.
Yıllar geçtikçe birçok kez sound’unu değiştiren Porcupine Tree; başlarda psikedelik rock ve alternatif rock tarzlarını benimsemiş olan bir gruptu. 2000’li yıllardan itibaren yeni bateristleri Gavin Harrison ve “In Absentia” albümüyle beraber grup, progresif metal türünü benimsedi ve bizleri eşsiz bir yolculuğa davet etti. Liriksel olarak ise şarkılarda savaş, din gibi genel temalara değinmekten usanmış olan Wilson, kişinin iç dünyasında olup bitenlere yer verdiği duygusal sözlere kaydı.
Porcupine Tree’nin psikedelik ve pop rock soundlarını heavy metal ve progresif metal soundlarıyla takas etmesinde Meshuggah ve Opeth’in büyük katkısı oldu. “In Absentia”nın kapak notlarında her iki İsveçli metal efsanesine de teşekkür edildi. Opeth’in müziğinden büyülenmiş olan Wilson, aynı zamanda Opeth’in “Blackwater Park” albümünün de yapımcılığını üstlenmeyi seve seve kabul etti. Sonradan “Blackfield” adı altında müzikal bir işbirliğine gideceği İsrailli rock sanatçısı Aviv Geffen ile tanışmasıyla da birlikte Porcupine Tree için metal yolculuğu garantilenmiş oldu.
“In Absentia” ve “Deadwing” gibi türün şekillenmesinde büyük rol oynayan 2 başarılı albüm sonrasında Porcupine Tree 2007 senesinde 9. stüdyo albümü olan “Fear of a Blank Planet”i yayınladı. Albümün konsepti büyük ölçüde Bret Easton Ellis’in Lunar Park adlı romanından etkilenmişti. Altı parçadan oluşan 51 dakikalık “Fear of a Blank Planet”, özellikle progresif metal türünde duyacağınız en uzun kayıt değil. 21. Yüzyılda gençleri en çok etkileyen psikolojik rahatsızlıklardan bipolar bozukluk ve dikkat eksikliği bozukluğunu konu alan albüm; madde kullanımı, teknoloji kaynaklı sosyal izolasyon ve medyanın insanlara aşırı bilgi yüklemesini de eleştiren bir pozisyonda. “Fear of a Blank Planet” günümüz gençliğine yönelik karamsar bakış açısıyla bizleri karanlık, kasvetli bir yolculuğa çıkarıyor.
Albümün ismini taşıyan ilk parça “Fear of a Blank Planet” 15 yaşında bir gencin tamamen medyaya bağlı ve odasından ayrılmayan hayatının tablosunu çiziyor. Aldığı reçeteli ilaçların kafasını karıştırdığını belirtip “How can I be sure I’m here?” diyen bir genç var karşımızda. Karakterin bilinç akışına seyirci olduğumuz parça “loud-quiet-loud” bir dinamiğe sahip. Çoğunlukla biraz aşırı hızlandırılmış gitarlar, istikrarlı basslar ve Wilson’ın hızlı ama sakin şarkı söylemesiyle yönlendiriliyor. Parçanın yaklaşık beşinci dakikasında gitarlar, Porcupine Tree’nin dinleyicilere albümde duyulabilecek en ağır riff’lerden bazılarını sunduğu uzun bir enstrümantal bölümü barındırıyor.
2. parça olan “My Ashes” ise kötü anlarda dinlenecekse dikkatli olunmasını tavsiye edeceğim bir metal ballad. Karakterimiz artık bir parçasının eksik olduğunu kabullenmiş durumda. Albümün en kısa parçası olan “My Ashes” yumuşak ve büyülü bir ses sunuyor. Grup piyano ve elektronik efektleri muntazam bir biçimde kullanıyor. Karamsar sözler ve Wilson’ın rahatlatıcı vokalleri ise güzel bir tezat yaratıyor.
Albümün sanatsal anlamda en çarpıcı noktası olan yaklaşık 18 dakikalık “Anesthesize” kaotik, yüksek tempolu ve agresif bir deneyim sunuyor. Etkileyici riff’ler, rahatsız edici sesler ve uçuyormuş hissiyatı yaratan back vokallerle dinleyiciye göstermek istediği imgeleri ustalıkla işliyor Porcupine Tree. Albümün müzikal ideallerini tanımlayan gitar melodisi boyunca, Steven’ın şarkı sözlerinde vurguladığı o rahatsız edici kayıtsız ruh haline, ”boş gezegen”e geçişi hissedebiliyorsunuz. Bu, “Fear of a Blank Planet”in en güçlü anı olabilir.
Sırada “Sentimental”. “Sentimental”ın hem sakin hem de ürkütücü olduğunu söyleyebilirim. Şu ana kadar verilen kayıtsızlık izlenimi kaybolur, tüm bastırılmış hisler yeniden filizlenir. Uyanan tüm duygular, parçanın piyanoyla aranje edilmiş gitar tonuyla beraber patlar. Hayatını boşa harcadığını ve bunun canını acıttığını söyler karakterimiz. Hem melodiyle hem de sözlerle artık tüm korkuların gün yüzüne çıktığı bellidir, bunu da hiçbir aşırılığa kaçmadan sunar “Sentimental”.
“Way Out of Here” ile adından da anlaşılabileceği gibi artık bir kaçış yolu aranıyor. “Nasılsın?”, “Okul nasıl gidiyor?”, “Konuşmak ister misin?” gibi en basit sorular bile artık dayanılmaz hale gelmiştir. Karakter eski hayatıyla tüm bağlarını koparmaya ve geçmişini unutmaya çalışsa da, unutmak zorlayıcıdır. Rahatsız edici soundscape’ler, etkileyici bassline’lar ve güzel bir gitar solosuyla beraber sönüp kaybolma isteğine şahit oluruz.
Geldik son parçaya, genelde albümün en zayıf parçası olarak tanımlanan ama benim melodisine bayıldığım bir parçadır “Sleep Together”. Wilson albümdeki favori parçası olduğunu belirtmiştir. Vokaller kulağa neredeyse mekanik geliyor, şarkı genel olarak çok atmosferik ve uzaysal. Şarkı yoğunlaştıkça davullar devreye giriyor ve sonda uzun bir enstrümantal var. Genç “Let’s leave forever” diyerek Dünya dediğimiz bu yeri sonsuza kadar terk eder.
Özetle “Fear of a Blank Planet”, sadece müzikal açıdan değil, aynı zamanda içerdiği derin ve duygusal temalarla da dinleyicileri derinden etkileyen bir yapıt olarak öne çıkıyor. Albüm, gençlerin yaşadığı psikolojik zorlukları ve modern dünyanın getirdiği izolasyonu hiç lafını esirgemeden ele alıyor. Steven Wilson’ın vokalleri ve grubun enstrümantal yetenekleri ise albümün karanlık atmosferini mükemmel bir şekilde tamamlıyor.
Yaklaşık 12 senelik bir hiatus dönemi geçiren Porcupine Tree yeniden toplandı ve 2022’de “Closure/Continuation” adlı bir albüm yayımlandı. Wilson, bunun grubun son projesi olup olmayacağından emin olmadığını belirtti. Başka bir yerde ise büyük ihtimalle son albümleri olduğunu belirtti. Fakat yine daha önce dedikleriyle çelişecek şekilde, daha çok klavye ağırlıklı olacak başka bir Porcupine Tree projesinin ilgisini çektiğini dile getirdi. Kafasının biraz karışık olduğunu sanıyorum. 2025’te Wilson’ın solo bir albümü çıkacak. Yine de hislere dokunan sounduyla bir başka Porcupine Tree kaydı görmeyi umuyorum.
Miray Kurt