İnceleme: ”CULT OF LUNA – THE RAGING RIVER”
9 Mart 2021Röportaj: Jon Vogiatzis (NEED)
17 Mart 2021Teknik death sevdalılarını piste alalım. İçinde ne ararsanız onu bulacağınızın garantisi olan bir albüm ile geliyorum!
Cenevre’nin bağrından kopup gelen ve blackened teknik death icra eden Stortregn’in yeni albümü “Impermanence”, 10 Mart’ta The Artisan Era tarafından yayınlandı. Equipoise, Inferi gibi isimlerden de bildiğimiz müzik şirketi teknik death konusunda hakkı yenmeyecek bir konumda. Eminim bu grup da, şirketin diğer grupları kadar olumlu tepki alacaktır.
Albüm, içinde death, black, caz ve prog ögelerinin hepsini barındırıyor. Ayrıca şarkıları birbirine bağlamışlar, çok sevdiğim bir özellik bu. Bir de akustik pasajlar koymuşlar ki arada duygusallaştırıyor insanı. Tam bizim bağrı yanık insanımıza göre, karşınızda ağlak teknik death!
Ashes to ashes, dust to dust… ‘Ghost of the Past’ ile epik bir giriş yapıyoruz albüme. Bilirsiniz ki melodik deathin İsveç’te üretileni makbuldür, bu şarkıda da başlangıçtan itibaren İsveç melodik death metali çok net duyuluyor. Vokal girdiğindeyse “allah allah nası ya?” diyerek grup fotoğrafını açmak istediğinizi görür gibiyim. Şimdiden bilgilendirme yapayım, evet maşallahı olan bir kadın vokal duyuyorsunuz, ama sadece tek şarkılık bir konuk maalesef.
‘Ghost of the Past’ ile ardından gelen ‘Moon, Sun, Stars’ çok hoş bir bütünlük sağlıyor. Teknik death gruplarında alışkın olduğumuz ama benim her seferinde ilk defa duymuşcasına heyecanladığım bir bas solo ile başlıyor şarkı. Ayrıca, bahsettiğim duygusallığa giriş yapan partlara da sahip. Çok sürmüyor tabii, araya derdi tasayı sıkıştırıp, sonra yine agresifliğe dönüyor.
‘Cosmos Eater’ albümün ilk teklisi olarak yayımlanmıştı. Kesinlikle iyi bir seçim, çok ağza takılan bir melodisi var, şarkı bitse bile kafanızda çalmaya devam ediyor. Bu parça başlangıcından itibaren çift gitar ile çok güzel süslenmiş. Duyulan her zerre çok profesyonel. Güçlü ve sert bir şekilde başlıyor ama solosundan önce sakinleşerek ayrı bir havaya bürünüyor. Sonlara doğru daha da durularak ilerideki durağa bir hazırlık yaptığını söyleyebiliriz.
Albümün adını taşıyan ‘Impermanence’ akustik bir part ile açılıyor. Bunun tamamen akustik bir ara parça olacağını düşünmüştüm ama aniden giren davul ve riff ile öyle olmadığını anladım. 2 dakika sürmesine rağmen yine dolu dolu, albümü ikiye bölen bir geçiş olarak düşünebiliriz. Ayrıca albümdeki en karanlık ve en gergin şarkı bence.
”Grand Nexion Abyss” neşeli akustik girişinden hemen sonra özüne dönüyor ve yine çift gitarı duyuyoruz. Sonlara doğru bazılarınızı tekrar eden gitar melodisiyle sıkabilir ama albümün daha iyiye giden bir kısmının başlangıcı ve güçlü bir parça. Ben bu şarkının orta kısımlarında çokça Opeth duydum. Esinlenmişler midir, yoksa benim kulağım Opeth mi duymak istemiştir onu bilemiyorum. Bu şarkıda da giriş, gelişme ve sonucun farklı olacağını tahmin etmek zor değil. Şarkı yine sakin bir ritim ve davulla finale geliyor. Metal gruplarında bu tarz janr birleşimlerini dinlemekten gerçekten çok zevk alıyorum.
Albümün, dijital platformlardaki en popüler şarkısı olan ‘Multilayered Chaos’ ile sona yaklaşıyoruz. Diğer şarkılara kıyasla daha tekdüze geldi bana. Çok güzel bir akustik geçişi var, bunun biraz daha uzun sürmesini isterdim ama kısa tutulmuş. Albümde sindirmesi en kolay olan şarkının bu olduğunu düşünüyorum. Belki de çok dinlenmiş olmasının sebebi de budur.
Favori parçam olan ‘Timeless Splendor’a geldik. Black metalinden cazına, albümün içerdiği tüm türleri tek şarkıda dinleyebilirsiniz. Bunların hepsini bu kadar iyi bir araya getirmek, hiç rahatsız etmeden sunmak herkesin işi değil bana kalırsa. Ben bu şarkının sahip olduğu caz geçişini dinleyebilmek için gidip caz albümü açıyorum be! Keşke bu beyefendiler bir de trio kursa, tadından yenmez. Her yönüyle bayıldım gerçekten.
Fransızca bir parça olan ‘Nénie’ ile albüme veda ediyoruz. Albümlerin açılış ve kapanış şarkılarında duygu verilmesini çok seviyorum. İyi seçilirse dinleyiciyi istedikleri moda sokabiliyorlar çünkü. Şarkının ilk yarısında yine her şey çok şiddetli. Ama ikinci yarısındaki melodik riffler ve kapanış… Albüm dediğin böyle biter işte. Dertlendirdi, boşluğa düşürdü, mecbur tekrar dinleyeceğim şimdi. Bunlar hep pazarlama stratejisi arkadaşlar!
Türe ilgisi olanlara kesinlikle bu albümü dinlemelerini öneriyor ve replay tuşuna basmaya gidiyorum.
Asuna Pehlivan