Orbit Culture: Yeni Çağın Metal Müziği
4 Ağustos 2024Konser İncelemesi: Placebo (Blind Fest)
9 Ağustos 2024Amon Amarth’ın getirmiş olduğu Viking metal muharebesinden yeni sağ çıkmışken bu sefer de yeni bir metal festivalinin içine atılmanın verdiği heyecanla, yine bir pazartesi günü ve yine çeşitli bahaneler sunarak izin aldığımız işlerimizden kaçarak kendimizi Freedoom Fest’in kucağına atmış bulunduk. Arkadaşlar öncelikle bu pazartesi mevzuuna bir açıklık getirelim. Ben organizasyondan değilim ve kimseyi tanımam öncelikle bunu belirtmek istedim. Ama bu işin zorluğunu bilen biri olarak şunu diyebilirim ki maalesef ki birçok grup senelik turnelerini ayarlarlarken bizleri hesaba katmıyorlar. Kısacası biz ekstradan listeye eklenen bir ülkeyiz. Bu sene ki konser arz talebi artınca organizatörler grupların boş olduğu hangi günü bulurlarsa çakıyorlar konseri hepsi bu. Ama bu durum maalesef ki mesai saati içinde çalan gruplar için hiç hoş olmuyor. Saat 18:00 gibi bir saatte çıkan Türkiye’nin Sludge / Doom Metal devi grup hak etmediği bir azınlığa çaldı bence. Erdem Çapar sarı boynuzlu şeytan maskesiyle açılış parçaları olan Plea ile karşımıza çıktılar. Her konserin ilk konuşulanı her zaman ses sisteminin kötülüğü olur ama asıl sorunun ses sistemi değil de grupların iyi bir tonmaisterinin olmadığı gerektiği konuşulmaz. Sulfur Ensemble de ben iyi bir sound ile karşılaştım ve bu beni cidden çok mutlu etti. Özellikle basslar tam anlamıyla duyulabiliyor ve davul tuşeleri kaynayıp gitmiyordu. Grup ciddi anlamda doygun bir sound’a sahipler ve sahneye de bunu rahatlıkla yaydılar. Sıcak ve nemli bir ikindi vaktinde bizi yaklaşan fırtınaya hazırlayan doğru seçilmiş bir gruptu.
Sırada Yunanlı komşularımızın Folk Rock yapan ve benim ilk kez dinlediğim Villagers of Ioannina City grubu sahneye çıkmaya hazırlanıyordu. O sırada açık hava olmasına rağmen Küçükçiftlik Bahçenin ne kadar küçük bir mekân olduğunun farkına vardım. Bu Küçükçiftlik Bahçeye ilk gidişim değildi tabii ama aydınlık havada mekânda bulunmam küçüklüğünü anlamama yardımcı oldu sanırım. Ayrıca oturacak hiçbir yer yok çimlerden başka. Çünkü mekâna oturak konulsa bu sefer konser izlemek için alan kalmayacaktı. Evine birçok kişi kıçında yeşillikle döndü bunu iyi bilin.
Villagers of Ioannina ; Anathema,Tea Party, Jethro Tull artı birazcık da sertlik katılarak vücut bulmuş bir Folk Rock grubu ve cidden dinlenilmesi gayet hoş ve yer yerde de coşturucu bir grup. Sahne performansları ve cana yakınlıkları ile bize hoş ve enstrümantal zenginlikte bir sahne show’u yaşattılar. Bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim ki Yunanistan’ı müzikal anlamda çok kıskanıyorum. Uluslararası metal arenasında özgün birçok headliner gruba sahipler. Bu sene sırf dört güzel Yunan grubunu İstanbul’da izledik.
Ve sırada festivalin Co – Headliner grubu Oryantal Metal Kralları Myrath vardı. Sen kalk Tunus ta harika bir metal grubu kur şaşılacak şey. Myrath’ın bu ülkede bu kadar çok sevildiğini hiç bilmiyordum. Sahneye çıktıkları anda ortalık birden yıkıldı. Özellikle çevremi grubun gitaristi ve kurucusu Malek Ben Arbia’nın hayranları sarmıştı. Konseri Malek’in çaldığı tarafta seyretmem onu yakından izlememi sağladı ve adam cidden çok iyi bir gitarist. Burada bir şeyi fark ettim ki Villagers of Ioannina harici bütün gruplar tek gitaristliydi.
Myrath cidden bize çölün o sıcaklığını yansıtmayı başaran bir grup oldu. Vokalist Zaher gülümseyen ve neşeli bir vokalist ayrıca bizi cidden büyüleyen ve adını maalesef bulamadığım harika bir kadın dansçıları ile şarkılarını bin bir gece masallarına çevirdiler desek yeridir. Dansçı hanımefendi sahneye beş kez farklı kostüm ile çıkarak grubun gözümüze hitap eden kısmını oluşturdu. Ama yine beni üzen bir şey var ki grup Avrupa turnesinde direkt dansöz kıyafetli bir sanatçı ile çalışırken Türkiye’de kapalı kıyafetli bir dans koreografisi seçmeleri beni ülkemin gerçekleri ile bir kez daha yüzleştirdi. Grup seyircilerin yerinde duramamasını gerçekten sağladı ve bazı parçalarına da eşlik etmeye de teşvik ettiler. Seyircilerden birçok kişiye de göbek attırmayı da başardılar. Bass’ın ritim gitar oluşu ve davulla çok senkron oluşu ve bunu rahat bir şekilde dinlemekte beni çok mutlu etti açıkçası. Bassçı Anis Jouini sahnede hiç durmayan bir karakter ve Bass gitara çok hakim. Buradan klavyeci için bir yorumum var. Adam resmen pavyonda çalıyormuşçasına bir haldeydi. Parlak kırmızı pullu ayakkabıları ve tüylü ceketi ile bir başka kafadaydı sanki. Bizler Myrath dinlerken cidden çok zevk aldık, bize hiç yabancı olmayan bir sound’u bize lezzetli bir şekilde ikram ettiler. Bazen Myrath’ın yaptığı bu müziği bir Türk grubu yapsaydı Araplaşmak ile suçlanır mıydı diye düşünmüyor da değilim.
Ve beklenen an gelmişti. Yirmi dakikalık bir gecikmenin ardından sahneye testere soundlarıyla deli gibi beklenen JinJer çıktı. Kırmızılar içindeki Tatiana ise hepimiz büyüledi. Zaten hanımefendinin sahne performansını hepimiz biliyorduk ve canlı olarak bir kez daha bu ölümlü gözlerle izleme fırsatı bulabildiğimiz için inandığımız çeşitli tanrılara şükrettik. Headliner olmayı çok hak eden bir grup JinJer. Ses sistemi JinJer da sanki bir tık daha verimli haldeydi. Davul diğer gruplara nazaran daha net bir şekilde ön plandaydı. Vokal ise kayıtlardakine çok fazla yakındı. Grup üyeleri ayrı ayrı çok yetenekli müzisyenler. Bassçı Eugene’in sahnede ki kavga modunda ki sertliği ve bass’ın notalarına vücut hareketlerini uydurması ayrı bir güzel görsellikti. Tatiana’nın bu kadar kadın hayranının olması yine dumur olmama neden oldu. Arkamda şarkılara deli gibi eşlik eden JinJer kadın kolları teşkilatından on hanımefendi vardı.
Bir kadının maskülenlik ile feminenliği nasıl mükemmel bir şekilde tek bedene sığdırdığını ve o bedenden nasıl etrafa enerji saçtığını hayretle izledik. Birçok kadın metal vokalisti olmasına rağmen Tatiana’ya yaklaşabilen bir vokal maalesef daha yok. Bir buçuk saat hiç durmadık duramadık. Eminim ki bu sabah binlerce kişi boyun ve çeşitli kas ağrısıyla uyanmıştır. Birçok hit parçalarını bizden esirgemediler. Savaşa karşı olan tutumlarını da arada belirtiler ve barış dileklerinde de bulundular. Jinjer’in ülkesi için büyük bir misyonun olması da bu dönemlerde onları artı motive eden de bir etken.
Son olarak ben daha kalabalık bekliyordum. Konser mekanı doldu ama daha fazla seyirci olabilirdi hafta içi olmasından dolayı birçok arkadaşım festivali izlemeye gelemedi. Talep var hadi konser yapalım tarzından ziyade, ulaşımın Anadolu yakasına geçenler hafta içi zor olduğu göz önünde bulundurulursa daha güzel olacağı kanaatindeyim.
Zafer Ayaz