
Avenged Sevenfold ve Türkiye’ye Gecikmiş Yolculuğu: The Rev’den Bugüne
11 Şubat 2025
Röportaj: Mick Moss (ANTIMATTER)
15 Şubat 20257-8 Şubat tarihlerinde Surge Türkiye & Solo Craft işbirliği ile gerçekleştirilen Çekya’nın dünyaca ünlü goregrind grubu Gutalax ve yerel thrash metal sahnemizin önemli temsilcilerinden Hazardous’un yer aldığı konser serisinin tadı hala damağımızda. Etkinliğin hem organizasyon hem de sahne kısmında görev yapmış birisi olarak konserlerden aklımızda kalan noktaları size aktarmak istiyorum.
Konser Öncesi: Etkinliğin Arka Planı
Konser gününe gelmeden önce size biraz etkinliğin arka planından bahsedeyim. Konser, etkinlik tarihinden yedi ay önce ve sadece Gutalax’ın bulunduğu bir line-up ile açıklanmıştı. Hazardous da Kasım ayının başında eklenmişti.
Konser ilk açıklandığında Gutalax’ı tanımıyordum, Solo Craft’tan organizatör arkadaşım Yuşa’nın daha çok tanıdığı ve çevresinden rağbet gördüğünü söylediği bir gruptu. O yüzden grubu duyup araştırmamla beraber başta kafamda etkinlikle ilgili soru işaretleri vardı.
Temaları ve konseptleri komik ve ilginç olan bir grupla karşı karşıya olduğum kesindi, ancak Spotify’da birkaç şarkılarını dinlememle beraber kafamdaki bulutlanma artmıştı. Evet, Napalm Death etkili, grindcore tarzı işlere tamamen yabancı değildim ve nefret etmiyordum ancak grubun şarkılarının birbirinden çok da ayırt edilemiyor olması beni konser yaklaşana kadar onlardan uzak tutmuştu.
Yani uzun lafın kısası, konsere kadar grubu tanımıyordum ve neyle karşılaşacağımı, bazı videolarını izlemiş olsam da, tam olarak bilmiyordum. Yerel sahneden yakın arkadaşlarım olan Hazardous’u daha fazla tanıyordum ve onlar için daha fazla heyecanlıydım belki de.
Gutalax İstanbul’a Geliyor: İlk Buluşma
Gutalax ekibi, konserden hemen önceki gün Sabiha Gökçen Havalimanı’na iniş yaparak Sultanahmet’teki otellerine geçtiler. Konserden önceki gün tek başına vakit geçirmek istediklerini ve dinlenmek istediklerini belirtmişlerdi. Hava da kötü olduğu için onları gezdirmek gibi bir niyetimiz de olmamıştı.
Ertesi gün öğlen Yuşa ile buluşup konser öncesi yapmamız gereken teknik işleri hallederek konser mekanına, yani Taksim Dorock Heavy Metal Club’a doğru harekete geçtik. Grubun özellikle istediği Peavey amfiyi mekana bıraktıktan sonra grubu otelinden almak için Sultanahmet’e hareket ettik ve grubu alıp mekana getirdik.
Grup elemanlarıyla ilk tanışmamdan olan izlenimlerim, vokalleri Martin sebebiyle oldukça pozitifti. Gutalax elemanlarının hiçbiri rockstar triplerinde olan cool tipler değil ama grubun lideri Martin, iletişim olarak oldukça net, samimi ve cana yakın biriydi.
Bu zamana kadar birçok organizatörle tanışmış olmasının verdiği tecrübeyi de yansıtıyordu. Organizasyon ekibinden biri olarak Gutalax’ın anlaşması oldukça kolay bir grup olduğunu söylemem gerek.
Grup mekana geldikten sonra merch standını kurup sahne hazırlıklarına geçtiler. Bavullarını açtıklarında gördüğüm tertemiz sıfır paketli beyaz tulumlar beni hemen konser moduna sokmuştu.

Konser Günü: Hazardous ile İlk Alev
Soundcheckler yapıldıktan sonra birinci günün ilk grubu Hazardous’u beklemeye geçtik. Soundcheck yapılırken kapı açılışı yapılmıştı. İlk gün sold-out olduğu için soundcheck sırasında oldukça fazla insan mekana giriş yapmıştı, mekanın terasında aşağıya inebilmek için soundcheck’in bitmesini bekliyorlardı. Soundcheck sonrası insanların aşağıya inmesiyle beraber oldukça güzel bir kalabalık ile heyecan verici bir konser ortamı oluşmuştu.
Hazardous, akşamın ateşini yakmak için sahnedeydi. İlk parçalarından biri olan Hellspawn ile sete başlayan grup, enerjiyi en baştan yükseltti. Bugüne kadar bir EP ve iki single yayımlayan Hazardous, ilk gün setlerinde yakında çıkaracakları albümden yeni parçalarla birlikte sevilen eski parçalarına da yer verdi.
Grubun dinleyicileri için vazgeçilmez olan Killing Hour, oldukça yırtıcı bir performansla akşamın en keyifli anlarından biri olarak kayda geçti. Hazardous’un yerli gruplar arasında her zaman görmediğimiz bir grup içi uyumu ve sinerjisi var. Thrash metali gerçekten sevdiklerini ve keyifle icra ettiklerini hissettiren enerji dolu performansları da bu durumu taçlandırıyor.
Bir başka thrash metal fanı ve gitaristi olarak da Serve and Protect… Terminate Them şarkılarında onlara eşlik etmek çok keyifliydi. Bu parçada grubun gitar/vokali Hamit’ten gitarı devralarak onların bu eğlenceli sahnesine dahil olmuş oldum.
Parça boyunca Hamit yine oldukça hareketliydi, yerinde duramadı ve seyircileri hareketlendirmek için onları tetiklemeye devam etti. Hazardous performansları boyunca oldukça iyi işleyen bir thrash metal makinesiydi.
Davulda ataklarıyla set boyunca bana air-drumming yaptıran Eray, lead gitarda bıçak gibi sololarıyla kulağımızı deşen Deniz, basının hakkını sonuna kadar veren Kuzey, ve gitar/vokalde grubun beyni Hamit bize Gutalax öncesi harika bir performans vererek ısınma faslını olabilecek en iyi şekilde gerçekleştirdiler.
Gutalax Sahneye Çıkıyor: Tuvalet Kağıdı Fırtınası Başladı!
Hazardous sonrası Gutalax sahne öncesi son hazırlıklarına geçti. Sahne öncesinde oldukça rahat ve neşelilerdi, herhangi bir gerginlik emaresi görmek oldukça zordu, içtikleri yüklü miktarda biranın da bunda etkisi olsa gerek. Sergileyecekleri müthiş performanstan habersiz olarak acaba sahnede bocalayacaklar mı diye düşünmeden edememiştim. Bunun dışında grup sahne saatleri gelene kadar kuliste oldukça anlayışlıydı, kulise girip çıkanlardan ve yaşanan telaştan hiç bozulmadılar, hatta organizasyon ekibinden ve Hazardous’tan gelen fotoğraf isteklerini de kırmayıp bize hiçbir olumsuz tavır sergilemediler. Her sahneleri öncesi çalınan intronun başlamasıyla beraber grup beyaz sahne kıyafetlerini hızla giyip kuliste hazırol konumuna geçti. Sahne öncesi Gutalax’a son iyi dileklerimizi sunup onları sahne yoluyla başbaşa bıraktık.
Gutalax konseri setin ilk parçası Assmeralda’dan itibaren beklendiği gibi tam anlamıyla parti havasında başladı. Dans etmeye başlayan seyirciler konserin modunu baştan yüksek tutup enerjiyi asla düşürmemeye niyetliydi. Diğer metal konserlerine kıyasla bu sefer seyirciler de konserin yıldızıydı. Konser öncesi hazırlık çağrılarına kulak veren seyirciler tuvalet kağıtlarıyla beraber mevzilerdeydi. 12’li tuvalet kağıtlarıyla mekana giriş yaptığını gördüğüm bazı seyirciler konserin bütün tuvalet kağıdı ihtiyacını karşıladı. Konser öncesi çevredeki marketlerdeki olası tuvalet kağıdı stoğu durumu bana pandemi zamanlarını hatırlattı.
İlk parçadan itibaren yaşanan enerji patlaması ve tuvalet kağıdı fırtınası bütün konser boyunca sürecekti. Assmeralda sonrası Shit of it All ve Buttmann gibi popüler parçalarıyla sete devam eden Gutalax adeta seyirciye hükmediyordu.
Çok iyi bir frontman olduğunu düşündüğüm, grubun vokali Martin Matousek tam bir şovmendi. Şarkı aralarında yaptığı espriler, diğer grup elemanlarıyla girdiği komik yakınlaşmalar şovlarının bir parçasıydı ve Gutalax’ı oldukça eğlenceli, izlemesi keyifli bir grup haline getiriyordu.
Grubun da şarkıları janralarından bağımsız olarak oldukça hareketli, tabiri caizse oynaktı. Goregrind rifflerini hareketli d-beat tarzı davul figürleriyle birleştirince insanın kendisini yerinde tutamadığı sonuçlar ortaya çıkıyordu. Grubun sahnedeki imajı ve sunduğu şov da bu duruma büyük katkı sağlıyordu.
Bunun sonucunda yerinde duramayan seyirciler ilk birkaç dakikadan sonra sahneye çıkıp çeşitli aksiyonlarda bulunmaya başladı. Sahnede kafasına göre dans edenler, stage dive yapanlar, crowd surf girişiminde bulunanlar bütün şova büyük renk kattı. Bunları yapanların sayısı aşırı artıp sahnede grup zor hareket edecek duruma gelince birkaç uyarıyla durum kontrol altına alınmak zorunda kaldı.
Buna rağmen grup bütün bu olanlar sırasında çok rahattı. Seyircileri sahnede idare etmeyi çok iyi başardılar. Sahneye çıkan bir seyirci, basçı Pavel’in duvara dayalı gitar case’ini yere düşürürken, Pavel’in case’i tek koluyla tutmaya çalışması ve seyircinin onu kendisine sarılıyor sanıp ona sarılmaya çalışması ama Pavel’in durumu hiç bozuntuya vermemesi unutamadığım anlardan biriydi.
Metal Konserinden Çok Bir Parti!
Vokalist Martin, sahneye çıkan seyircilerle şakalaştı, bazı anlarda adeta bir stand-up sundu. Grubun kendi arasında oluşturduğu bir mizah anlayışı da var. Mesela Robocock şarkıları öncesinde, Martin grubun basçısı “Kebab” lakaplı Pavel’i tanıtırken, Pavel’in aletinin bir dürüme benzediğini söyleyerek ve kendi aralarında yaptığı şakaları anlatarak yine herkesi güldürdü.
Robocock sonrası grup Diarrhero ve Poopcorn gibi yine müthiş isimli şarkılarıyla performansa devam etti. Yazımın başında dediğim gibi, şarkıların çoğu birbirine benziyor ve şarkıların canlı performanslarından müzikal olarak hatırladığım net bir şey yok. Ancak benim tezim, Gutalax’ın hedefinin şarkı isimleriyle akılda kalıcılığı sağlamak olduğu.
Zira grupla ilgili en çok takdir ettiğim şeylerden biri de şarkı ismi konusundaki yaratıcı yaklaşımı. Bokla ilgili bu kadar çok kelime oyunu yapıp şarkı ismi üretebilmek bile başlı başına bir başarı. Çaldıkları her şarkı öncesinde şarkı isminin nasıl ortaya çıktığını anlatan ufak bir bok temalı fıkramsı anlatımları da cabasıydı.
Yani anlayacağınız, bir Gutalax konseri müzikal yanından çok, sundukları şov ve atmosferle akılda kalıyor. Belki de Gutalax’ın müziği, sundukları şov için müthiş bir tamamlayıcı diyebiliriz. Çünkü Gutalax, diğer gruplardan farklı olarak seyircisine bir metal partisi sunuyor.
Başka konserlerde sıkça görebileceğimiz, dimdik ve sert bakışlarla ayakta duran, arada kafa sallayıp opsiyonel olarak pit denemelerinde bulunan insanlar yerine, Gutalax konserlerinde metal ile partilemenin iç içe geçtiğini görüyoruz. Grubun vokali Martin’in ek iş olarak Çekya’da bir kulüp işletmesinde görev aldığını öğrenince de bu bağlantıyı daha iyi kurmuş oldum.
Bence Gutalax’ın metal seyircisini iyi anlamda evrimleştirmek gibi bir çabası var. En azından kendi konserlerine gelen seyircinin buna adapte olduğunu görüyoruz. Gutalax’ın getirdiği bu tema, konserde çok aktif bir seyirci kitlesi yarattı. Yaşanan enerji patlaması, stage dive’lar ve mosh aktiviteleri sırasında ufak yaralanmalara yol açmış olabilir belki ama ona da “konserin şanındandır” diyelim.
Konseri üst kattan izlediğim için bazı can acıtıcı stage dive girişimlerine de tanıklık ettim ama çok şükür konseri ciddi bir yaralanma olmadan geçirdik.
Grup setin sonlarına doğru gelirken Vaginapocalypse, Fart and Furious ve Total Rectal gibi yine ismini her duyduğumda tebessüm ettiren parçalarla devam etti. Vaginapocalypse başındaki introya seyircilerin eşlik etmesiyle beraber mekanda “That’s my vagina!” sesleri yankılandı. Şarkıyı çalmaya başladıklarında da bütün parçalarda olduğu gibi yine yer yerinden oynadı. Daha sonrasında setin sonuna gelirken Shitbusters ile yine kendimizden geçtik. Kapanışta ise tanıdığımız bir folk melodisine sahip olan parçaları Streja Donald ve en sonda da Anus Nanuk ile görkemli bir bitirişe tanıklık ettik.

Sahne sonrası kulise geçen grup mükafat niteliğindeki biralarını yudumlamaya başlayıp rahatlamaya geçti. Kulisin curcunası ve kulisi ziyaret edenler nedeniyle grup çok uzun dinlenme fırsatı bulamasa da aldırış etmeden yine fanlarla ve organizasyon ekibiyle haşır neşir oldular, fotoğraf isteklerini kırmayıp ortamın keyfini çıkardılar. Konsere grubun sahnede giydiği beyaz tulumlardan giyip gelen bazı seyircilerin çekildiği fotoğraflar oldukça güzeldi. Daha sonra merch standını da ziyaret eden grup elemanları fanlarla daha fazla kaynaşma fırsatını buldu. Grubun sattığı ürünleri de gayet uygun fiyatlardan sattığını söylemeden geçemeyeceğim. Standı kurmadan bize Türkiye’deki ürünlerin ortalama fiyatlarını sorarak ona göre seyircinin cebini üzmeyecek bir fiyatlandırmaya gittiler.
Mekandan ayrıldıktan sonra grubun midesini bayram ettirme kararlılığıyla onları otellerinin yakınındaki bir kebapçıya götürdük. Yemeklerin yanı sıra garsonun samimiyeti onları çok memnun etti. Gutalax’ı mutlu bir yorgunlukla otele bıraktıktan sonra organizatör Yuşa ile eve geçtik ve ertesi gün için şarj olmaya başladık.

İkinci Gün: Gutalax ve Hazardous Tekrar Sahneye Çıkıyor
Ertesi gün hava durumu dolayısıyla sahne saatine kadar grubu İstanbul’da kapsamlı bir şekilde gezdiremediğimiz için hayal kırıklığına uğrasak da mekana geçmek için grupla buluştuğumuzda onların kendi başlarına otellerinin bulunduğu Sultanahmet çevresinde gezdiklerini öğrenmek bizi sevindirdi. Önceki gün kendi başlarına Yerebatan Sarnıcı’na gitmişlerdi. Ertesi gün de kendi çaplarında yaptıkları İstanbul gezmesini tamamlayarak konsere hazırlardı. Grubun ekipmanlarını gece mekanda bırakmıştık ve her şey ikinci gün olan performansları için hazırdı.
Kapı açılış saatiyle beraber yine seyirciler mekanı doldurmaya başladı ve açılış grubu için beklemeye geçildi. Normalde açılışı Glabrezu’nun yapması planlanan etkinliğin ikinci gününde Glabrezu cephesinde yaşanan bazı gelişmeler dolayısıyla açılış görevi yine Hazardous’a düştü. Beklenmedik bu gelişme sonrası Hazardous önceki gün çaldığı setlistiyle bu sefer kendilerini tanımayan, thrash’e daha az aşina bir kitleye kaliteli bir thrash dersi verdi. Hazardous sonrası yine beklemeye geçerek Gutalax ile bir kez daha kurtlarımızı dökecek olmanın heyecanıyla yerimizi aldık.
Gutalax yine aynı setlist ile etkinlikte bu sefer önceki güne göre daha az seyirci olmasına rağmen yine müthiş “gaz” bir performansa imza attı. Seyirciler enerjisiyle önceki gün olduğu gibi Dorock Heavy Metal Club’ı yıktı ve tuvalet kağıdı stoklarının henüz tükenmemiş olduğunu bize hatırlattı. Her iki güne de bilet almış seyirciler de vardı dolayısıyla bazı tanıdık yüzleri tekrar gördük, tutkuları takdire şayandı. Üstüne üstlük konser sonrası “bir daha getirin bir daha gelelim” gibi istekler sayısızdı.
Konser Sonrası: Kuliste ve Vedalaşma
Konser sonrasında Gutalax ekibi mekanın alt ve üst katında yine fanlarıyla fotoğraflar çekinip sohbet etti. Gecenin sonunda seyircilerin yüzündeki memnun ifadeyi görmek bizi de çok memnun etti. Artık grubun da iki günün yorgunluğu üzerine mekandan ayrılma vakti gelmişti. Üstümüzdeki tatlı yorgunlukla mekandan ayrılıp grubu oteline bırakmaya doğru yola koyulduk. Grubun dönüş uçağı ertesi gün 12’deydi, sabah erken bir saatte havaalanına yola çıkmamız gerekiyordu. Grubu otele bıraktıktan sonra iki gündür yaşadığımız anları düşünerek eve döndük.
Sabah tekrar grubun yanına giderek havaalanına yolculukları öncesi eşyalarını araca yükledik ve yola çıktık. Havaalanı yolunda uyuyakalan Yuşa’nın hali konsere verilen emeklerin doğal bir sonucuydu. Her şey olabilecek minimum sıkıntıyla atlatılmıştı, yaptıklarımızdan gurur duyuyorduk. Havaalanına vardığımızda ise gruba veda edecek olmanın verdiği hisle üzerimize ufak bir hüzün çökmüştü. Grubun sırasıyla işlemlerini gerçekleştirdik ve grubu peronlara kadar getirdik. Geçilen güvenlik kontrollerinden birinde basçı Pavel’in bas kılıfını açması istendiğinde kılıfa sıkıştırdığını gördüğümüz türk kahvesi ve meyve çayı paketleri kontrol sırasında güldürdü. Grubu uçaklarına uğurladığımızda ise son derece rahatlamamıza rağmen son iki gündür grubu daha fazla tanıyıp bütün grup elemanlarını sevdiğimiz için içimizde küçük bir buruklukla onların geçecekleri son güvenlik kontrolüne doğru ilerlemesini izledik. Gutalax’ın İstanbul macerası tamamlanmıştı.

Özetle, çok iyi hatırlanacaklarını garanti eden bir performansla ve cana yakın tavırlarıyla konser verdiği iki günde de Türk seyircisinin sevgisini kazanan Gutalax, ilk İstanbul seferleriyle beraber ülkemizde gelecekte verecekleri konserlerin iple çekilmesinin şüphesiz olduğu bir grup konumuna geldi. Umarım onları gelecekte yine yurdumun sahnelerinde ortalığı dağıtırken izleyeceğiz ve dans edeceğiz.