Röportaj: Zola Jesus
23 Ağustos 2024Röportaj: Tim Charles (NE OBLIVISCARIS)
6 Eylül 2024Symphony X’in gitar sihirbazı Michael Romeo ile ilk Türkiye konseri öncesinde gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda, müzik dünyasına dair derin bir sohbete daldık. Romeo’nun kendi sınırlarını nasıl zorladığını, Türk müziğine olan bakışını ve yaratıcı sürecine dair ilham verici detayları keşfettik. Bu samimi ve içten röportajı keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz!
Ayrıca, Symphony X 30 Ağustos’ta İstanbul IF Beşiktaş’ta sahne alacak! Bu unutulmaz konser öncesinde Michael Romeo’nun düşüncelerine ve heyecanına yakından dahil olmak için röportajımızı kaçırmayın.
War of the Worlds, Pt. 2 albümünüzde Türk müziğinden bazı önemli enstrümanlara, örneğin ud ve saz gibi, yer verdiniz. Türkiye konseriniz öncesinde, bu enstrümanlarla olan deneyiminizden biraz bahsedebilir misiniz? Çalarken size nasıl bir ilham verdiler? Bu deneyimlerin müziğinizi ve bakış açınızı nasıl etkilediğini gerçekten merak ediyorum.
Michael J. Romeo: Farklı türlerde ve tarzlarda müzik dinlemekten genelde keyif alırım. Dünyanın dört bir yanından gelen, belli bir ruh hali veya renk yaratan birçok eşsiz enstrüman var. Bu enstrümanları, ya kendi doğal ortamlarında çalarken ya da bir film veya dizi müziğinde, hatta belirli bir bölgeden gelen bir enstrümanın öne çıktığı bir klasik eserde duyabilirim. Ne olursa olsun, eğer hoşuma giden bir sesse, genelde bir tane satın alıp çalmayı öğrenmeye çalışırım… en azından elimden geldiğince, haha. Stüdyomda birçok farklı enstrüman var ve bana göre onlar, müzik yazarken daha geniş bir ses ve doku paleti sunan farklı renkler gibi. Her zaman müzikle bir hikaye anlatmaya çalıştım ve bu hikayeye farklı enstrümanlar ekleyebilmek her zaman harika.
Geleneksel Türk enstrümanlarına ve melodilerine gerçekten ilginiz var gibi görünüyor. Bu melodiler sizde nasıl duygular uyandırıyor? Türk ezgilerinin çaldığı sinematik bir sahne hayal etsek, bunu nasıl görselleştirirdiniz? Düşüncelerinizi duymak isterim!
MJR: Evet, “görselleştirmek” doğru kelime… Müzik yazarken (genelde) bir şeyler görselleştirmeye çalışırım. Aklımdan geçen her neyse… bir sahne, bir hikaye vs., ona uygun bir müzikal fikir bulmaya çalışırım. Eğer bahsettiğin gibi bir şey yazmam istenseydi, saz veya ud ile birlikte biraz perküsyon eklerdim… ama aynı zamanda daha kişisel bir enstrüman olan gitarım da olurdu. Bence bunlar güzel olurdu. Yine, hoşuma giden yeni bir enstrüman duyarsam, bir tane edinip elimden geldiğince çalmaya çalışırım. Ve evet, sazın sesini her zaman sevmişimdir.
Farklı enstrümanlar çalarken özel teknikler geliştirdiniz mi? Örneğin, gitarda öğrendiğiniz bir beceri klavyeyi nasıl çaldığınızı etkiledi mi? Bu tekniklerin yaratıcı sürecinizi nasıl şekillendirdiğini öğrenmek isterim.
MJR: Pek sayılmaz, her enstrümanın kendine özgü bir yanı var. Bunu zamanla öğrendim. İlk çello çalmaya başladığımda, “telleri var – gitar gibi – ne kadar zor olabilir ki?” diye düşündüm, sonra yayı elime aldım ve, eh, pek kolay değilmiş… o yüzden ders almaya başladım, haha! Riffler, ritimler ya da o tarz şeyleri çoğu zaman gitar üzerinde yazıyorum ama piyanoda yazmak da harika, sadece fikir üretmek için farklı bir yol.
Yakın projelerinizde yeni enstrümanlar veya müzik tarzları denemeyi planlıyor musunuz? Belki de henüz denemediğiniz ama denemek istediğiniz bir enstrüman olabilir.
MJR: Her zaman denemeler yapıyorum ve mümkün olduğunca yazmaya çalışıyorum. Yeni Symphony X albümü üzerinde yoğun çalışıyorum, bu yüzden “gitar departmanında” olduğu gibi, “orkestra tarafında” da pek çok şey oluyor. Eğer gerekirse ekleyebileceğimiz başka birçok şey var. Nerede ve ne zaman kullanacağını bildiğin sürece müziğe böyle baharatlar katmak oldukça güzel.
Birden fazla enstrüman çalarken teknik ve duygusal olarak ne tür farklılıklar fark ettiniz? Örneğin, çello, gitar veya klavye çalarken yaratıcı süreç sizin için nasıl farklılık gösteriyor? Bu farklılıkların müzikal ifadenizi nasıl etkilediğini duymak çok ilginç olurdu.
MJR: Açıklığa kavuşturmak gerekirse, çello ve piyanoda sadece “idare ederim” – bir virtüöz değilim, haha, ve genelde ilk tercihim gitar olur. Çoğu zaman ne yazmaya çalıştığıma bağlı olarak değişir. Bazen akustik gitar ve piyano arasında gidip gelmek daha “balad tarzı” bir şey için güzel oluyor. Ama ağır ve agresif bir şey için, sadece gitar ve amfiyi sonuna kadar açarım. Orkestra için – belki kağıt ve kalem. Ne başarmaya çalıştığınıza bağlı olarak değişir. Birkaç film ve dizi müziği üzerinde çalıştım ve bazen sadece havalı, evrimsel bir synth sesi bile birçok fikri tetikleyebiliyor.
Zamanınızı yönetmek için geliştirdiğiniz özel yöntemler veya teknikler var mı? Özellikle müzik ve kişisel hayatınız arasında geçiş yaparken hangi stratejileri kullanıyorsunuz? Kariyerinizi, ailenizi ve hobilerinizi dengelemeyi oldukça iyi başardığınız görünüyor.
MJR: Elimden geleni yapıyorum, ama her zaman bir denge kurma meselesi. Özel bir yöntem veya teknik yok, sadece bunu başarmaya çalışıyorsunuz.
Müzik teknolojilerinde ve dijital yeniliklerde ne tür gelişmeler öngörüyorsunuz? Özellikle müzik yapma sürecinizde, teknolojinin büyük bir rol oynayacağı noktalar neler ve bu değişimlere nasıl uyum sağlamayı planlıyorsunuz?
MJR: Sırf meraktan, bazı yapay zeka müzik üretim şeylerine göz attım ve evet, ne yapabilecekleri konusunda düşündüğümde bu biraz korkutucu görünüyor. Ama şunu da söylemeliyim ki, gerçek müzik ve yaratıcılık insana özgü bir şeydir. Bunu asla yerine koyamazsınız.
Dünyanın mevcut durumu göz önüne alındığında, birçok sanatçı eserlerine farklı duygular ve fikirler katıyor. Bu, Symphony X’in yaratıcı sürecini nasıl etkiledi? Yaklaşan müziğinizde iletmeyi hedeflediğiniz belirli temalar veya mesajlar var mı?
MJR: Yine, bu “hikaye anlatımı” meselesine geri dönüyor. Her zaman edebiyat, tarih, mitoloji, iyilik ve kötülük gibi konulardan ilham arıyoruz… bu tür şeyler. Zamanı aşan hikayeler ve fikirler. Dinleyicileri bir yolculuğa çıkarmayı seviyoruz – dünyanın günlük şeylerinden uzaklaşmak için. Sanırım hepimizin buna zaman zaman ihtiyacı var ve müziğin kendisi de pek çok başka şey söyleyebilir.
Türkiye konseriniz yaklaşırken, buradaki hayranlarınıza ne söylemek istersiniz? Sizi sabırsızlıkla bekleyen herkese vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Sorularımı yanıtladığınız için çok teşekkür ederim!
MJR: Gerçekten çok heyecanlıyız ve konseri dört gözle bekliyoruz! Yakında görüşmek üzere!