Konser İncelemesi: Placebo (Blind Fest)
9 Ağustos 2024Röportaj: Zola Jesus
23 Ağustos 2024Cynic, Death, Aeon Spoke gibi projelerden tanıdığımız başarılı gitarist/vokal Paul Masvidal ile bir röportaj gerçekleştirdim. Cynic ve aynı zamanda Paul Masvidal’ın solo üçleme albümü benim için her zaman ayrı bir noktada durdu. İstanbul konserinin ardından bu tatlı röportajı gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Daha önce yazdığım Focus ve Ascension Codes albümlerinin incelemelerine de göz atmanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar!
Cynic’in Focus albümü, yayınladığından beri vazgeçilmez bir albüm oldu. Hem teknik yapısı hem de robotik vokalleri ile zamanının çok ötesindeydi ve öne çıkan eşsiz lirik temaları vardı. Müziklerinizin birçok insan için alışması zor olabileceği konusunda sanırım hemfikiriz. Ama metal sahnesinde büyük bir isim olduğunuz konusunda da aynı şekilde hemfikiriz. Ayrıca Aeon Spoke ve Death gibi başarılı projeleriniz de oldu.
Müzik endüstrisine ilk adımınızı attığınızda, bu kadar ilerleyeceğinizi ve öncü bir gitarist olacağınızı hayal edebilir miydiniz? Şu anki pozisyonunuz hakkında, insanlar sizin için neler söylüyor, bir usta olarak görülmek hakkında ne düşünüyorsunuz?
Paul: Şarkı yazmak ve gitar çalmak benim için dünyanın en doğal şeyi gibi hissettiriyor, bu yüzden hayatımı bu şekilde sürdürebilmek ve insanların da müziğe bağlanması oldukça güzel. Bir gitarist olarak, bu işe hep başlangıç seviyesi zihniyetiyle yaklaşıyorum; gitarda ustalaşmak için birden fazla hayat gerek. Beni sonsuzca büyüleyen bir enstrüman.
Strandberg hakkındaki görüşlerinizi merak ediyoruz çünkü siz ve Sarah Longfield, imzalı gitarlar denince akla gelen ilk isimlerden ikisiniz. MASVIDALIEN ile diğer gitarlar arasındaki farkı nasıl tanımlarsınız?
Paul: Strandberg’i seviyorum ve onlarla birlikte çalıştığım Masvidalien imzalı gitarlarla gurur duyuyorum. Ola Strandberg gerçek bir sanatçı lüthier ve kaliteli bir insan. On yıl sonra, Kiesel’e geçtim çünkü bana sıfırdan özel bir imzalı enstrüman tasarlama fırsatı sundular; gövde şekli, köprü, sap ve her bir detayıyla. Fabrikaları yaşadığım yerin yakınındaki Kaliforniya’da, bu yüzden enstrümanla her adımda birebir ilgilenebiliyorum. Ortaya ne çıkacağını görmek ilginç olacak!
Tosin Abasi’nin türdeki en tanınmış gitaristlerden biri olduğunu düşünüyorum ve bildiğim kadarıyla onunla arkadaşsınız. Onunla iş birliği yapmak ister misiniz? İkinizi birlikte görmek harika olurdu. Living Waves adlı parçanızdan sonra – sonsuza kadar favori parçam olacak – başka biriyle iş birliği yapmanız düşüncesi beni gerçekten heyecanlandırıyor.
Paul: Tosin benim için bir kardeş gibi. Gelecekte onunla iş birliği yaptığımızı kesinlikle öngörebiliyorum—benzer frekanslarda titreşiyoruz.
Ascension Codes albümünde duyduğum dile benzer bir dil ile Arkturyanlar’da karşılaştığımı düşünüyorum. Bunun bizde bir iyileştirici etkisi olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da müziğin iyileştirici gücüyle ilgili herhangi bir deneyiminiz var mı?
Paul: Evet, albümün kavramsal temasıyla doğrudan bağlantılı bir Arkturyan bağlantısı var ve bu, müziğin ses terapötik manzarasının ayrılmaz bir parçası. Sesin iyileştirici gücü, hayatım boyunca bedenimi ve zihnimi besledi. Solo akustik albümlerimde, serotonini artıran, depresyonu ve stresi hafifleten, odaklanmayı iyileştiren ve huzurlu bir uykuya yardımcı olan biyokimyasal tepkiler üretebilen izokronik tonlar entegre ettim—tıpkı doğada okyanuslar, ormanlar, göller, nehirler, dağlar gibi negatif iyonlara maruz kalmanın etkileri gibi.
İstanbul’a ilk gelişiniz değil. 2009’da Dream Theater ile burada bir konseriniz vardı. O zamanlar çok küçüktüm! :))
İstanbul’un ezoterik öğretilerde de özel bir yeri olduğunu okumuştum. Belki de coğrafi konumu nedeniyle, emin değilim. Bildiğim tek şey, kesinlikle büyülü bir şehir olduğu. İstanbul’un kültürü ve enerjisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Son ziyaretinizde şehri keşfetme şansınız oldu mu?
Paul: İstanbul’u seviyorum. Şehrin dinamik güzelliği ve enerjisi gerçekten ilham verici. İnsanların ve kültürün yoğunluğu, dünyanın çoğu şehrine kıyasla benzersiz. Şehir asla uyumuyor! Kaldığımız bölgenin etrafını biraz keşfetme şansım oldu, ama bir dahaki ziyaretimde daha fazla zaman geçirmek isterim.
Türkiye ile mistisizmi ilişkilendirdiğimizde, Budizm ile bazı ortak öğretiler paylaştığımızı düşünüyorum. Sufi mistisizmi oldukça büyüleyici. Aslında tüm öğretiler aynı yere çıkıyor, sadece kültürler farklı. Siz Sufizm ile ilgileniyor musunuz? Belki Mevlana’nın sözlerine ya da bazı Sufi şiirlerine göz atabilirsiniz. “Her şey bir!”
Paul: Sufi kültürü ve onun yogik soyları oldukça geniş. Mevlana ve Hafız’ın coşkulu sözleri ise saf ilhamdan oluşuyor! Semazenlerden, büyüleyici şiirlere kadar, gerçekten de hakikat tektir.
Ünlü enstrümanımız, kargı kamışından yapılmış Türk Ney’ini duyduğunuza eminim, ki DMT salınımını tetiklediği bilinir, haha. Sufi müziğinin Türk Ney’i ile derin bir meditasyon etkisi yarattığına inanıyorum. Belki de bu tür unsurları gelecekteki projelerinizden birine dahil etmeyi düşünebilirsiniz?
Paul: Bu enstrümanı duydum ama bu yönünden haberdar değildim. Özellikle DMT bağlantısını şimdi daha çok araştırmak istiyorum! Dünya enstrümanlarını ve geleneksel enstrümanları daha fazla keşfetmekle kesinlikle ilgileniyorum.
Progresif metalin eskiden insanlar için anlaşılmaz olduğunu ve bu yüzden gruplarınızın pek sevilmediğini söylemiştiniz. Şimdi ise insanların progresif ve deneysel müziği gerçekten keyifle dinlediğini görüyoruz. Sizce bu değişime ne sebep oldu? Sizce deneysel müziğin ötesinde yeni müzik türlerini keşfetmeye devam edecek miyiz?
Paul: Zamanın geçişi, insanların zihinlerini genişletti, tıpkı Cynic gibi erken gelen sanatçılar sayesinde. Progresif müzik, özellikle son yıllarda önemli ilerlemeler kaydetti ve bu görmek çok cesaret verici. Özellikle, yeni ve orijinal bir şey yaratmaya çalışan sanatçıları izlemek çok ilham verici.
Pop müziğe pek ilginiz olmadığını biliyorum ve metal müziği eşsiz bir eterik sound ile harika bir şekilde harmanladığınızı düşünüyorum. Ama merak ettiğim bir şey var, diğer türleri de keşfediyor musunuz? Psytrance ya da psybient gibi türler hakkında ne düşünüyorsunuz? Müziklerinizi bu türler etkiliyor ya da size ilham veriyor mu?
Paul: Türden bağımsız olarak başarılı sanatçıların hayranıyım. İyi işlenmiş bir şarkı, ona verdiğimiz etiketlerin ötesine geçer. Özellikle, spiritüalite ve uzaylılar ile ilgili olduğunda psytrance ve psybient’in daha deneysel kenarlarını seviyorum, haha.
Cynic için büyük, özel bir konser yapmayı hiç düşündünüz mü? Hologramlar, ışık gösterileri ve bir uzay ortamı ile bohem tarzını birleştirerek geleneksel-fütüristik bir sahne yaratmak harika olurdu. Böyle bir sahne için düşüncelerinizi ve aklınızdaki görüntüleri duymak isterim!
Paul: Aynı vizyonu paylaşıyoruz! Ben de böyle bir gösteri hayal ediyorum… belki bir gün hep birlikte bunu gerçekleştirebiliriz!
Teknolojiden bahsetmişken, Cynic birçok değişim geçirdi, albüm kapağı sanatçınızın değiştirilmesi, synth bass kullanımı gibi. Görsellerin arkasındaki hikayeleri çok merak ediyorum. Bildiğim kadarıyla, gördüğümüz tüm o harika illüstrasyonlar Venosa tarafından yapıldı ve Focus’ta bir karakter bile vardı. Bu görseller sizin için ne ifade ediyor?
Paul: Görsel ögeler, müzikal olanla doğrudan bağlantılı; yani hepsi farklı sanatsal araçlar aracılığıyla ifade edilen aynı bütünün parçası. Daha çok hissettirdiği duygu ve enerjisiyle ilgileniyorum, herhangi bir kelime anlamından çok. Sanatın yaydığı frekans, benimle en çok rezonansa giren şey.
Her albümde belli bir yapı var gibi görünüyor. Örneğin, Kindly Bent to Free Us‘ın kapağı bir hayat ağacı ya da bir patlama gibi duruyor. Hatta “Holy Fallout” şarkısını bu patlama ile ilişkilendirdim. Bir şeyler sezebildim mi sanki hahah?
Paul: Kesinlikle sezmişsin! Cynic’in her kaydında her detay özenle düşünülür, ve tabii ki bu albüm kapakları için de geçerli. Kindly Bent to Free Us‘ın kapağı da insan zihnini ve aynı anda gerçekleşen bir patlamayı temsil eden birçok anlam taşıyor.
Yeni müzik tarzlarını kendi müziğinize nasıl harmanlıyorsunuz? Sanatçının bilinçaltından gelen etkilerin müziği şekillendirdiğini bilsek de, siz ilham kaynaklarınızı müziğinize nasıl entegre ediyorsunuz? Müziği yaratırken bazen bilinçli olarak yeni unsurlar ve etkiler ekliyor musunuz?
Paul: Müziğin nereden geldiğini bilmiyorum; sanki vücudum seslerin geçmesi için bir kanal gibi. Bu benim için gerçek bir gizem ve en iyi işlerimin, en rahat olduğum ve enerjiyi serbestçe akıtmama izin verdiğimde gerçekleştiğini düşünüyorum. Tüm bunlarla birlikte, taze ve orijinal fikirler aramaya eğilimliyim.
Bazı sanatçılar, gösteri yapılacak ülkeye göre turne setlistlerinde değişiklik yapmayı seviyor. Bir sanatçının bazı şarkılarının belirli bir ülkede diğer ülkelere göre daha çok dinlendiğini biliyoruz. Bu durumu göz önünde bulunduruyor musunuz ve setlistlerde değişiklik yapıyor musunuz? Eğer yapıyorsanız, bu değişiklikleri yaparken hangi kriterleri dikkate alıyorsunuz?
Paul: Bu turne için tamamen yeni bir setlist hazırladık, bu yüzden belki bir ya da iki şarkı dışında setlistten çok fazla sapmak istemedik, tabii performans süresine bağlı olarak. Bazen izleyiciye göre enerjiyi yükseltmek veya düşürmek için farklı bir şarkı ekliyoruz. Daha fazla hazırlık sürem olsaydı, bir Türk Ney çalgıcısı getirip doğaçlama bir parça yapmayı çok isterdim.
İstanbul’daki izleyici için hazırlık yaparken özel bir şey düşündünüz mü?
Paul: Her gösteriden önce yaptığım gibi kısa bir meditasyon ve görselleştirme pratiği yaptım. Akşam boyunca, kalbimin hayranlara doğru genişlediğini hissettim.
İstanbul’daki performansınız hakkında ne düşünüyorsunuz ve şehrin müzik sahnesi sahnedeki deneyiminizi nasıl etkiledi? Gelecekte burada tekrar sahne almayı düşünüyor musunuz?
Paul: Kesinlikle düşündüğümüzden daha erken bir zamanda geri döneceğimizi hissedebiliyorum. Tüm atmosferi, mekanı ve özellikle hayranları çok sevdim.
Surge Türkiye ekibine ve Türk dinleyicilerinize ne söylemek istersiniz? Kendimizi şimdiden uzaydan gelen birlik mesajları alıyormuş gibi hissediyoruz!
Paul: Son gösteride bizimle olduğunuz için hepinize teşekkür ederim ve bu yolculukta bizimle devam eden tüm Cynic hayranlarına da özel bir teşekkür! Sizi bekliyorduk ve sizi seviyoruz.