Konser İncelemesi: Metallica (27 Ağustos 2023, Los Angeles)
18 Eylül 2023İnceleme: “Pain – Coming Home”
22 Kasım 2023Daha önce sizi rahatsız eden, uyumadan uzak ve içinizi karanlık bir hissiyatla dolduran melodilerle karşılaştınız mı? Karşılaşmamanız pek olası görünmüyor. Günümüzde birçok metal grubunun yanı sıra korku filmlerinin de vazgeçemediği şeytan aralığı, adeta modern gerilimin bir hazinesi haline geldi. Verdiği huzursuzluk hissi nedeniyle şeytanla ilişkilendirilen bu aralık, özellikle Slayer ve Black Sabbath gibi heavy metal gruplarında sıkça tercih edilen bir motif olarak karşımıza çıkıyor.
Şeytan aralığı, bir diğer adıyla triton, müzik tarihinde köklü bir geçmişe sahiptir. Orta Çağ’dan Rönesans’a, Rönesans’tan modern yüzyıla kadar her yerde kendini gösterir. “Triton” kelimesi, etimolojik olarak Latince ve Yunanca kökenli olup “üç” anlamına gelen “tri” ve “ses” anlamına gelen “tone” kelimelerinin birleşiminden oluşur. Triton aynı zamanda Orta Çağ’da müzikteki şeytan olarak adlandırılmıştır. Peki “Diabolus in Musica” (Müzikteki Şeytan) olarak adlandırılacak kadar korkunç olan nedir?
Öncelikle tritonu teknik olarak inceleyelim. Triton, yatay ve dikey olmak üzere ikiye ayrılır. Yatay triton bir diğer adıyla melodik triton, bir melodi içinde ardışık notalar arasındaki triton aralığı ifade eder. Do notasından fa diyeze doğru oluşturulan ardışık bir melodi yatay tritondur. Dikey triton bir diğer adıyla harmonik triton ise aynı anda çalınan birden fazla nota arasındaki triton aralığını ifade eder. Burada ise do ve fa diyez içeren bir akor, dikey tritona örnek olarak gösterilir. Dikey Tritona başka bir örnek ise Do majör anahtarı üzerinden verilebilir, si ve fa notalarının bir arada çalınması, şeytan aralığını oluşturur.
Tritonun neden bu kadar gerginlik yarattığı ve rahatsız edici bir etkisi olduğu konusu üzerine farklı teoriler bulunmaktadır. Bu teoriler ve incelemeler ağırlıklı olarak ‘uyum’ kavramı üzerinden ilerler. Uyum, insanların düzen ve uyum arayışıyla ilgili bir temadır ve bu düşünce, birçok filozofun da üzerinde durduğu bir konudur. Platon, ruhu oluşturan üç bölüm arasındaki uyum yoksunluğunun çatışmaya yol açacağını söyler. “Devlet (Politeia)” eserinde içsel düzen ve uyum arayışının üzerinde durduğunu da gözlemleriz. Platon’un üzerinde durduğu uyum spesifik olarak müzikteki harmoniden bahsetmese de, müzikologların bu konu üzerindeki fikirlerini şekillendirdiğini düşünüyorum. Birtakım müzikologların, insan beyninin müzikte her zaman belirli bir uyumu ve düzeni aradığına dair görüşleriyle karşılaşırız. Şeytan aralığının bu kadar rahatsız edici olmasının nedenini içerdiği düzensizlik ve çözümsüzlük hissiyle ilişkilendiren müzik profesörlerinden biri de Gerald Moshell’dir. Trinity College’da Müzik Profesörü olan Moshell, bu durumu şu şekilde ifade eder :
“Tritonun ürkütücü ve rahatsız edici olma sebebi belirsiz ve çözümsüz olmasıdır. Bir yere gitmesini, yerleşmesini istersiniz ama nereye gideceği veya nerede duracağı belli değildir.”
Bu uyumsuzluk nedeniyle, tritonun Orta Çağ’da şeytan ile bağdaştırıldığını söylemiştik. Bu bağdaştırma sonucunda triton kullanımı Orta Çağ’da kesinlikle yasaklanmıştı. Fakat altını çizmek gerekir ki yasaklanan triton dikey tritondu. Yatay yani melodik tritonun kullanımı yasak değildi. Hatta yatay tritonu 10.yüzyıl itibariyle düz melodilere sahip bestelerde görebiliyoruz. Bu bestelere örnek olarak, Hucbald’ın ‘De Harmonica Institutione’ eserindeki ” Iam corpus eius ” ve ” Isti sunt dies quos ” adlı ilahileri gösterebiliriz. Bu örneklerde de görebileceğimiz üzere, tritonun bir melodi üzerinde ardışık notalarda meydana gelmesi yasaklanmamıştı.
Dikey tritonun kilise tarafından yasaklanmasının ise çeşitli nedenleri vardır. Unutmamalıyız ki bu dönemde müzik büyük ölçüde kilise hakimiyetinin altındaydı. Tını olarak gerginlik ve rahatsızlık vermesi yönüyle şeytanla bağdaştırılan triton aralığı, kutsal olmayan veya günahkar kelimeleriyle betimlenmiştir. Kilise bu nedenle tritonun kullanımını yasaklamıştır. Fakat Orta Çağ’ın sona ermesiyle ve müziğin kilise hakimiyeti dışına çıkmasıyla tritonun kullanımını daha geniş bir çevrede görebiliyoruz.
Şeytan aralığının kökeni ve tarihçesini inceledik. Şimdi de bu müzikal aralığın farklı dönemlerdeki evrimine ve örneklerine daha yakından bakalım. 18. yüzyıldan başlayarak, tritonu kavramsal olarak daha iyi anlayabilmemiz için örneklendirelim.
18. yüzyıl, triton örnekleri açısından Giuseppe Tartini’nin ön plana çıktığı bir dönemdir. Tartini, bu dönemde triton aralığı için zengin bir kaynak sunarak bu konuya önemli katkılarda bulunmuştur. “Trill del Diavolo (Devil’s Trill Sonata)” Tartini’nin bu dönem için sunduğu zengin kaynaklardan önemli bir tanesidir. Ünlü müzisyenin efsanevi ‘şeytanla anlaşma’ hikayesi Tartini’nin müzikteki yaratıcılığını ve müziğinin insanları ne kadar çok etkilediğini gösterir.
Bu hikayeye göre Tartini bir gece rüyasında şeytanla karşılaşır. Rüyada, Tartini’nin ruhu karşılığında hizmetçisi olmayı teklif eden şeytanla bir anlaşma yapar. Bu anlaşmayı kabul eden Tartini, şeytana çalması için kemanını verir. Şeytanın kemanı kusursuz çalışı karşısında büyülenir. Çalınan sonat öylesine kusursuz ve mükemmeldir ki , bu durum karşısında nefesi kesilen Tartini, bir anda uykusundan uyanır. Hemen kemanını alıp, şeytanın çaldığı sonatı yazmaya çalışır ve sonunda, bu müziğe “Trill del Diavolo” veya “Şeytanın Trili” adını verir. Fakat şeytanın çaldığıyla aynı mükemmelliği bulamaz. Başka bir rivayete göre ise Tartini hiç unutulmayacak bir beste yapması için şeytana ruhunu satar. Rüyasında duyduğu bu besteyi gerçek hayatta ‘Trill del Diavolo’ olarak yazar.
Tartini, günümüz heavy metal gruplarına da ilham veren bir müzisyendir. Müzik tarihi ve estetik konularında uzmanlaşmış bir akademisyen olan Anthony Pryer, Tartini’nin müziğini değerlendirirken, onun müziğinin özgünlüğü ve enerjisi nedeniyle, eğer bugün yaşasaydı, muhtemelen bir heavy metal grubunun üyesi olabileceğini ifade etmiştir.
19. yüzyıla geldiğimizde Franz Liszt, Franz Schubert ve Richard Wagner ile karşılaşırız. Liszt’in “Dante Sonata” eserinin ilk iki ölçüsünü dinlediğimizde fa anahtarında belirgin bir triton duyarız. Dante sonata, Dante Alighieri’nin “İlahi Komedya” eserindeki “Cehennem” bölümünü yansıtma amacı güder. Cehennem bölümü, Dante’nin yolculuğunun başladığı yer olması açısından karanlık ve korkutucu bir atmosfer gerektirir. Liszt’in bu karanlık atmosferi yaratmak istemesinin nedeni cehennemin dehşetini izleyiciye hissettirmektir. Amaçladığı bu atmosferi şeytan aralığını kullanarak başarıyla dinleyiciye aktarmıştır. Wagner eserlerinde de tritonu oldukça yoğun bir biçimde duyabiliriz. Özellikle “Tristan ve Isolde” operasındaki şeytan aralığı kullanımı müzikal olarak önemli bir ilerlemedir.
Modern dönem heavy metal gruplarından ise şeytan aralığını sık sık kullanan gruplar arasında Slayer ve Black Sabbath örneklerini verebiliriz. Slayer bilinçli olarak şeytan aralığını yoğun bir şekilde kullanır. ‘Diabolus in Musica’ albümleri de bu aralığa atıfta bulunur. Öte yandan bu aralığın bilinçli kullanımı Black Sabbath’ ın şarkı yazmaya başladığı dönem için geçerli değildir. Tony Iommi verdiği bir röportajda şeytan aralığını bilinçli olarak kullanmadıklarını söyler:
“Black Sabbath şarkıları yazmaya başladığımda, sadece doğru gelen bir şeydi. Şeytan müziği yapacağımı düşünmüyordum”
Metal müziğin benimsediği triton bir diğer adıyla şeytan aralığı, yüksek tempolu gitar riffleri ve davul ataklarıyla tamamlanınca dinleyicilere amaçladığı yoğun dramatik etkiyi iletir. Bu nedenle şeytan aralığı için metal müziğin önemli bir hazinesi dememiz mümkündür.
Şeytan aralığı, tarihsel olarak otoriteye karşı bir duruşu temsil etmiştir. Genellikle agresif ve gergin bir duygu ifadesini yansıtır. Bu nedenle, metal müziğin bu aralığı sıkça kullanması şaşırtıcı değildir. Metal müziğinin sıklıkla işlediği isyan, güç ve özgürlük temaları triton akorları kullanılarak desteklenmiştir.
Modern müzikte şeytan aralığını kullanan tek tür metal değildir. Broadway Müzikallerinde vokal performanslar sırasında ve jazz türünde de bu aralığın kullanımlarını görebiliriz. Bu kullanım, duygusal yoğunluk, dramatik etki ve heyecan ögelerini seyirciye aktarma amacı güder. Şeytan aralığını deneyimleyebileceğiniz bazı şarkıların listesini de yazıya ekliyorum. İyi dinlemeler!
- Black Sabbath, “Black Sabbath”
- Metallica, “Enter Sandman”
- Jimi Hendrix, “Purple Haze”
- Slayer, “Bitter Peace”
- Richard Wagner, ‘Tristan und Isolde’ Prelude
- Liszt, Dante Sonata
- Miles Davis, “Walkin'”
Kaynakça
- Pryer, Anthony, article on ‘Musica Ficta’ in the two volume 1983 edition of the New Oxford Companion to Music, edited by Denis Arnold, (vol II pp. 1216-18)
- Kogan,Judith , The Unsettling Sound Of Tritones, The Devil’s Interval
- Tritone Interval, Chord & Harmony, Britannica
- Vigolo, Giorgio, Diabolus in Music